Türklerin Geleneksel Tatları
Posted on Pr� Kas, 20 by Administrator
TÜRKLERİN GELENEKSEL TATLARI
TÜRK LOKUMU
Türk mutfağının geleneksel lezzetlerinden biri olan Türk lokumu; Türk kahvelerinin yanında, şeker bayramlarında, özel günlerde, mevlitlerde kısacası her yerde, tüketilen ve kültürel açıdan da önemli bir motif olan Türk tatlısıdır. İşte, Türk lokumu hakkında bilmeniz gereken her şey…
Türk Lokumunun Tarihi
Osmanlı saray mutfağının önemli lezzetlerinden biri olan Türk lokumunun tarihi, oldukça eskilere dayanmaktadır. Milattan önce 226 ile 652 yılları arasında İran’da hüküm süren Sasaniler’in tükettiği ‘’abhisa’’ tatlısının lokumun kökenini oluşturduğu tahmin ediliyor.
Osmanlı Döneminde lokum için boğaz rahatlatan anlamına gelen ‘’rahat-ul hulkum’’ ismi kullanılıyordu. Lokumun Anadolu’da ortaya çıktığı tarih ise 15. yüzyıla denk geliyor. Anadolu’nun her yerinde bilinmesi ve Türk mutfağına tam anlamıyla girmesi ise, 17. yüzyılda olmuştur. Tüm Anadolu’da meşhur olan ve ünü Avrupalı seyyahlarla dünyanın öbür ucuna kadar yayılan Türk lokumunun ilk seri üretimi 1777 yılında yapılmıştır.
Lokum ilk yapıldığı zamanlarda bal, meyve şurubu ve un katılarak üretiliyordu. Sonradan nişasta ve rafine şekerin mutfaklara girmesiyle birlikte, lokumun tadı değişerek günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde ise çok farklı çeşitte ve birçok damak tadına uygun Türk lokumları üretilmektedir.
Türk Lokumunun Yapılışı
Türk lokumu; şeker, nişasta, gıda boyası, sitrik asit ve aromanın karıştırılmasıyla yapılmaktadır. Türk lokumu yapmak ustalık ve maharet isteyen bir iştir. Lokumun yapılışı ise şu şekilde olmaktadır;
- Öncelikle şeker suda çözülünceye kadar kaynatılıyor,
- Sitrik asit ile nişasta başka bir kapta çözülünceye bakar bekletiliyor,
- Nişasta ve sitrik asit karışımı ile şekerli su birbirine karıştırılıyor ve bir süre kısık ateşte kaynatılıyor,
- Kaynamanın zamanı ve karışımın kıvamı tamamen ustanın maharetine kalıyor,
- Akışkan karışım demir kaplar içine dökülüyor ve yirmi saat bekleniyor,
- En son aşamada ise lokumlara şekil veriliyor ve paketleniyor.
Lokum çeşitleri
Türkiye’de her yörenin kendine ait lokum çeşidi vardır. Birçok farklı damak tadına hitap eden lokum çeşitlerinden bazıları şunlardır;
Fındıklı lokum, çifte kavrulmuş lokum, kuş lokumu, cevizli lokum, fıstıklı lokum, limonlu lokum, naneli lokum, narlı lokum, safranlı lokum, çikolatalı lokum, Hindistan cevizli lokum, meyveli küçük lokum, gül yapraklı lokum ve daha sayamadığımız onlarca farklı lokum türü farklı damak tatları için en harika lezzetleri oluşturuyor.
Lokumun Besin Değerleri
Türk lokumunda besin değeri kullanılan malzemeye ve lokum türüne göre değişmektedir. Gerçek Türk lokumundan bulunması gereken besin değerleri şu şekilde olmalıdır;
100 gram Türk lokumunda; 0.23 gram protein, 0.19 gram yağ, 89.25 gram karbonhidrat, 19 mg potasyum, 5 mg kalsiyum ve 1 mg demir vitaminleri bulunmaktadır.
Türk Lokumunun Faydaları Nelerdir?
Türk lokumunun insan vücudu ve sağlığı için birçok faydası bulunmaktadır. İşte, onlardan öne çıkan birkaç tanesi;
- Bademcik iltihaplarının önlenmesinde yarar sağlar,
- İçeriğindeki karbonhidrat böbrek hastaları için faydalıdır,
- Yara ve çıban gibi cilt sorunlarının iyileşmesinde yarar sağlar.
- Dişlerin korunmasında ve güçlenmesine etki eder.
Türk Lokumunun Servis Şekilleri
Türk mutfağından her tatlının bir servis şekli vardır. Önemli günlerde yenilen tatlılar gibi lokum da, bayramlarda mendil arasında verilir veya Türk kahvesi yanından servis edilir. Müslümanlar için kutsal olan gecelerde camilerdeki mevlitler sonrasında cemaate Türk lokumu dağıtılır.
Türk Lokumunu Fazla Yemek Zararlı Mıdır?
En yararlı olan şeyi bir fazla tüketince, zararlı olmaya başlayacaktır. Lokum da çok fazla tüketilmemeli ve her zaman dozajı ayarlanmalıdır. Çok lezzetli bir tat olması ve başlandığı zaman durulamaması sizi etkisi altına almamalıdır. Şeker ve nişasta bulunduğu için Türk lokumu kilo aldırmada oldukça başarılıdır. Bu yüzden de fazla tüketilmemelidir.
TÜRK ÇAYI
Anadolu’dan binlerce kilometre ötede keşfedilmiş olmasına rağmen, Türklerin milli içeceği haline gelen çay, ‘’kırk yıllık hatırı’’ olan Türk kahvesinin bile önüne geçmiş ve en koyu muhabbetlerin başrol oyuncusu olmuştur.
Günün her saatinde tüketilen, sohbetlerin vazgeçilmez içeceği, keklerin, pastaların yol arkadaşı ve soğuk günlerin iç ısıtıcısı çay, Türk kültüründe çok önemli bir yere sahiptir. Çaysız bir gün geçirmenin düşünülemediği Türkiye’de çaylar, sabahın ilk ışıklarıyla kahvaltı sofralarında, en demli halleriyle yerini alır ve gün boyunca yeni demlenen çaylar, çay severlerin damağını tatlandırır.
Türkiye’de her bölgenin kendine ait çay içme alışkanlıkları ve gelenekleri vardır. Türkiye’de çay ne porselen fincanlarda ne de büyük bardaklarda içilir. Çayın bardağı ince belli bardaklardır. Peki, Türkler neden ince belli bardaklarda çay içerler?
Türkler Neden İnce Belli Çay Bardağını Tercih Ediyor?
İnce belli bardağı kimin bulduğu, bu fikrin nasıl ortaya çıktığı tam olarak bilinmemekle birlikte, ince belli bardakların Türkiye’de 90 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır.
Sanayi Devrimi sonrasında cam bardaklar Avrupa’da çok sayıda üretilmeye başlanmıştır. Ancak bu büyük ebatlı bardakların maliyetleri çok yüksek rakamlara denk gelmiştir. Türkler bu kadar yüksek maliyetlerle bardak üretmek yerine, daha düşük maliyetlere üretilebilen ince belli bardakları keşfetmişler.
Elbette, ince belli bardağın ortaya çıkması sadece maliyeti yüzünden değil. Aynı zamanda ince belli bardaklar bir tasarımın ve işlevselliğin ürünüdür. İnce belli yapısı sayesinde, parmaklar yanmadan bardağın üst tarafından kolayca tutulabiliyor ve kavisli yapısından dolayı çay, çok daha uzun süre sıcaklığını koruyabiliyor.
TÜRK ÇAYI GELENEĞİ
Estetik açıdan ve işlevsel açıdan özellikler gösteren ince belli çay bardağı tasarım fikrinin ise lalelerden alındığı tahmin ediliyor.
Türk Kültürüne Çay Nasıl Girdi?
Literatürde çayın ilk kez Çinliler tarafından keşfedildiği yazılıdır. Tesadüf eseri kaynayan suyun içine düşen çay yaprakları, bir süre sonra suya kendi rengini vermiş ve içimi farklı bir tat olan çay böylece bulunmuştur. Türklerin ise çayla tanışmaları Anadolu’ya gelmeden önce, Orta Asya topraklarında olmuştur. 12. yüzyılda Kazakistan’da yaşamış olan Türk Şair Hoca Ahmet Yesevi, çayı ilk içen Türk olarak kabul edilir. Tesadüf eseri misafir olduğu bir Türkmen evinde çayla tanışan Hoca Ahmet Yesevi sonradan çay için; ‘’Yorgunluğu giderici ve dinlendirici bir içecektir, hastalarınızın şifa bulması için bu içecekten içmesi gerekir.” demiştir.
Türk Çayının Özellikleri
Türk Çayı Arkadaş Canlısıdır
Çay asla yalnız içilmez. İçilse bile kalabalık ortamlarda içildiği kadar, keyif vermez. Çay içerken illaki yanınızda birileri olmalıdır. Çay sosyalleşmenin ve toplumun bir parçası olmanın anahtarıdır. Yeni tanışan insanlar ilk olarak, çay içmeye giderler. Karşılaşan dostlar çay içmek için, bir yerde soluklanırlar. Çay dost meclislerinin, akşam oturmalarının, misafirliklerin ve günün her anının vazgeçilmez içeceğidir.
Türk Çayı Eşitlikçidir
Türk çayı herkesin, her yerde içebileceği bir özellik sunar. Sadedir, yanında hiçbir şey katık edilmeden de içilir, ucuzdur ve hazırlanması, servisi kolaydır. İçimi ise oldukça keyiflidir.
Türk Çayı Barıştan Yanadır
Türkiye’nin hangi bölgesine giderseniz gidin, ne yaptığınız, niçin orada olduğunuz veya başka hiçbir soru sorulmadan direkt çay ikram edilir. Evlere ve iş yerlerine ayaküstü uğramış olsanız bile bir bardak çay içilmesi için ısrar edilir.
Çay dostluğun, arkadaşlığın, sohbetin ve ortak değerlerin bir ürünüdür. Kahvehanelerden, çay ocaklarına, kafelerden restoranlara kadar her yerde; dumanı üstünde, ince belli bardağında, tavşankanı şeklinde ikram edilen çayları aman geri çevirmeyin.
TÜRK YÖRESEL SERPME KAHVALTI KÜLTÜRÜ
Dünyada kahvaltı alışkanlığı, daha doğrusu yemek yeme alışkanlığı en fazla olan milletlerden biri Türklerdir. Kahvaltı ile başlayan gün, öğle yemekleri ve akşam yemeği ile devam eder. Bu yemek saatlerinin de kendi içerisinde bir anlamı bulunur.
Hafta sonu kahvaltıları tüm ailenin bir araya geldiği, sohbetlerin edildiği ve aile üyelerinin kaynaştığı bir alışkanlık halini almıştır. Öğle yemekleri daha çok iş toplantıları ve tanışma yemekleri olurken akşam yemekleri romantik ve aile içinde yenilen yemek türü haline gelmiştir.
Tüm Ailenin Bir Araya Geldi Mutlu Hafta Sonu Kahvaltıları
Öğünler içindeki en sağlıklı ve en lezzetli tatları oluşturan kahvaltılar ise, birçok farklı sunum şekli ile karşımıza çıkar. Açık büfe kahvaltı, brunch kahvaltı ve serpme kahvaltı Türk kahvaltı geleneğinin sunum şekillerine örnek olarak gösterilebilir.
Kahvaltı kelimesi aslında ‘’kahve altı’’ kelimesinden türemiştir. Genellikle sabahları içilen ve güne iyi başlanmasını sağlayan Türk kahvesi, içilmeden önce, boş midenin yanmaması için atıştırmalık yapılırmış. Kahve öncesinde yapılan bu atıştırmalıklar yerini zamanla kahvaltı masalarına bırakmıştır.
Türk serpme kahvaltısı, sayısız kahvaltı çeşidini içinde barındıran bir kahvaltı kültürüdür. Ancak açık büfede olduğu gibi her şeyden fazla fazla bulunmaz. Herkesin yiyebileceği miktarda küçük tabaklarda, bol çeşit olarak masanın üzerine serpiştirilen Türk kahvaltı çeşitleri ise, birbirinden farklı lezzetler oluşturur.
Türk serpme kahvaltısı geleneksel Türk lezzetlerinin bir araya geldiği kahvaltılardır. Kars balından Ezine’nin peynirine, Gemlik’in zeytininden Trabzon’un tereyağına kadar, tüm geleneksel tatların bir arada sunulduğu serpme kahvaltıda, her damak tadına uygun şekilde yiyecekler bulmak mümkün oluyor.
Serpme Kahvaltı Türk Yöresel Lezzetlerinin Buluşma Noktası Oluyor
Tüm kahvaltı çeşitlerinin doğal ve yöresel olduğu Türk serpme kahvaltısında, reçeller ve marmelatlar özel bir yer tutar. Çilek reçeli, kayısı reçeli, ahududu reçeli gibi birçok kahvaltı tatlısı serpme kahvaltıların vazgeçilmezleri arasındadır. Fındık ezmesi, badem ezmesi ve çikolata da serpme kahvaltı çeşitleri arasındaki yerini alır ve tatlı severler için harika tatlar oluşturur.
Peynir ise Türk kahvaltı masalarının olmazsa olmazları arasındadır. Serpme kahvaltıda otlu peynirden, gravyer peynire, beyaz peynirden, tulum peynirine kadar her çeşitte, peynir bulunmakta ve kişilerin damak zevkine göre peynir çeşitleri belirlenebilmektedir.
Tereyağları, kaymaklar, ballar, reçeller ve daha sayamadığımız onlarca kahvaltı lezzetinin bir arada bulunduğu serpme Türk kahvaltısında, olmazsa olmazların başında ise çay gelir. Çay içme alışkanlığı Türkiye’de oldukça yaygındır. Sabah kahvaltılarında demi üzerinde, tavşankanı gibi çaylar ince belli bardaklarda, dumanı üstünde tüter ve kahvaltıya eşlik eder. Serpme kahvaltı keyfi semaverdeki çay keyfiyle katlanarak devam eder.
Hem Göze Hem Mideye Hitap Eden Türk Serpme Kahvaltısı
Onlarca farklı çeşidiyle hem göze hem de mideye hitap eden Türk serpme kahvaltısındaki sıcak lezzetler ise, gönülleri fethediyor. Geleneksel Türk kahvaltı sofralarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri de sahanda yumurta çeşitleridir. Serpme kahvaltılarda ortaya muhakkak omletler, menemenler veya sucuklu yumurtalar da gelir ve kahvaltı lezzetleri adeta sanat eserine dönüşür.
Bütün bir haftanın yorgunluğunu atmak için harika bir fırsat olan serpme kahvaltı keyfi, sıradan kahvaltı sofralarından çok uzakta bir kahvaltı keyfi yaşanmasını sağlıyor. Türkiye’nin özellikle de büyük şehirlerinde birçok yerde serpme kahvaltı bulunmakta ve ister deniz manzaralı isterseniz de doğanın içindeki yerlerde, ailecek serpme kahvaltı keyfini yaşayabilirsiniz.
Elbette, bu noktada akıllara serpme kahvaltı fiyatları geliyor. Belirtmek gerekir ki serpme kahvaltı fiyatları normal kahvaltı fiyatları ile aynı rakamları oluşturuyor ve çok uygun rakamlara serpme kahvaltı keyfi sunan yerler de bulunuyor.
TÜRK KAHVESİ KÜLTÜRÜ
Asırlardır Türk kültüründe var olan Türk kahvesi, sabahların daha canlı başlamasını sağlayan, sohbetleri neşelendiren ve kültürel bir motif olarak karşımıza çıkan, Türklere özgü bir kahve türüdür.
Bir acı kahvenin bile kırk yıl hatırı vardır vecizesi ile Türk kahvesinin Türk kültüründeki yeri ve önemi vurgulanmıştır. Yörelere göre farklı anlamlar ifade eden Türk kahvesi özel günlerde, önemli misafirliklerde ve gündelik olarak tercih edilen bir kahve türünü oluşturmaktadır.
Türk kahvesi bazı bölgelerde şekerli yapılırken, bazı bölgelerde ise ‘’kıtlama’’ denilen şekerin ısırılarak içilmesi suretiyle tüketilmektedir. Türk kahvesi bazen sütle, bazen de likörle çeşitlendirilerek, farklı damak zevklerine uygun hale getirilir.
Bir Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Vardır
Türk kahvesi kültürü çok kadim bir kültür olmakla birlikte, Türk kahvesini içme çeşitleri de bulunmaktadır. Her bölgede farklı şekillerde hazırlanan ve tüketilen Türk kahvesi, Boşnak geleneklerine göre şekersiz olarak yapılır. Şeker ile karıştırılan Türk kahvesinin tadının kesildiğine inanılır. Eğer ki şekerli kahve içilmek isteniyorsa, kesme şekerler ısırılarak ağızda tatlı bir tabaka oluşturulur. Bir yudum kahveden, bir ısırık şekerden alınarak Türk kahvesi içilir.
Kafkas Türkleri ise kahveyi sütle yaparlar. Fakat her sütle değil… Yeni doğum yapan ineğin sütüyle yapılan Türk kahvesinin tadı hafif ekşi olur ve Kafkaslar için vazgeçilmez bir kahve geleneği oluşturur.
Çok eski zamanlardan beri Türk kültüründe yer edinmiş olan Türk kahvesi ile ilgili birçok deyim ve atasözü de toplum içinde kullanılır durumdadır. Kahvenin pişirilmesi ve servis edilmesinde çok beklenmişse; ‘’Kahve Yemen’den mi geliyor?’’ denir. Bunun en önemli sebebi ise Türk kahvesinin ana vatanının Yemen ve Habeşistan olmasından kaynaklanıyor.
Türklerin En Eski Sıcak İçeceği; Türk Kahvesi
Kahvenin Osmanlı mutfağına girişi ve geleneksel Türk lezzeti olma hikayesi, çok eski zamanlara dayanıyor. Bununla ilgili anlatılan iki farklı hikaye bulunuyor. İlk hikaye, 1554 yılında Suriyeli iki tüccarın kahveyi Osmanlı topraklarına soktuğuna dairdir.
Kahvenin Osmanlı mutfağında yer bulmasına dair diğer hikaye ise, Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşiyor. Yemen Valisi’nden Türk kahvesi isteyen Sultan Süleyman, en güzel kahveleri ve kahve pişiricilerini sarayına davet eder. 40 farklı çeşitte kahve pişirme yöntemi bilen ustalar saraya yerleşir ve böylece Osmanlı sarayına Türk kahvesi girmiş olur.
Elbette, saray mutfağına özgü yenilikler ve değişiklikler ile Türk kahvesi pişirilmeye ve servis edilmeye başlar. Örneğin kahvenin yanında servis edilen suyun, gül yaprakları ile farklı aromalar kazandırılması bu dönemlerde ortaya çıkmıştır.
Önce Su İçilir Sonra Kahveden Yudum Alınır
Eski zamanlarda İstanbul’da yaygın olan ve zamanla Anadolu’nun her köşesine taşınan Türk kahvesinin çekirdekleri, bakır havanlarda dövülerek öğütülür ve sonrasında kavrularak içim için hazır hale getirilirdi. Yemen’den gelen ve farklı pişirme şekilleri ile bugünkü halini alan Türk kahvesi; bakır cezvelerde, ağır ateşte pişirilir. En iyi Türk kahvesi pişirmesi ise mum ateşinde olurdu. Zahmetli bir pişirme yöntemi olan mum ateşinde Türk kahvesi pişirme, oldukça lezzetli bir kahve ortaya çıkarır.
Ayrıca sıcak kumda ve kor ateş içinde pişirme gibi farklı tekniklerde, Türk kahvesi pişirilmesi günümüzde de oldukça yaygındır.
Türk kahvesini içmenin bir adabı ve geleneği vardır. Geleneksel bir kültür motifi olan Türk kahvesinden yudum almadan önce, kahvenin yanında gelen soğuk sudan bir yudum alınır. Bu sayede ağız temizlenir ve kahvenin tadı tam anlamıyla alınmış olur.
Türk Lokumu Olmadan Türk Kahvesi İçilmez
Türk kahvesini höpürdeterek içmek gerekir. Köpüklü kısmı içmek ve kahvenin köpüğünü kaybetmemek için yapılan bu içme yöntemi, dışardan bakıldığında her ne kadar komik görünse de kahve içme adabından sayılır ve kahve içme geleneğinin bir parçasıdır.
Türk kahvesinin yanında çeşitli ikramlar olur ve bu ikramlar kahvenin içim lezzetini arttırır. Türk kahvesinin yanında en çok tercih edilen ikramların başında ise Türk lokumu gelir. Hafif aromalı olan çiçek veya meyve aromalı lokumlar en fazla tercih edilen lokumlardır.