Adıyaman
ADIYAMAN
Adıyaman’ın Tarihçesi
Adıyaman, tarihin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir. Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.Ö. 40.000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır.
Yine Samsat-Şehremuz Tepe'deki tarihi bulgulardan M.Ö. 7.OOO yılına kadar Paleolitik, M.O. 5.000 yıllarına kadar Neolitik, M.Ö. 3.OOO yıllarına kadar Kalkolitik ve M.O. 3.0OO-1.200 yıllan arasında da Tunç Çağı dönemlerinin yaşandığı anlaşılmıştır. Bu dönemde bölge Hititlerle Mitaniler arasında el değiştirmiş ve Hitit Devletinin yıkılmasıyla (M.Ö. 1.200) karanlık bir dönem başlamıştır. M.Ö. 1.2OO'den Frig Devletinin kuruluşu olan, M.Ö. 750 yılları arası dönemle ilgili olarak yazılı kaynağa rastlanılmamıştır. Ancak; bu dönemde yöre, Asur etkisine girmeye başladığından, Samsat'ta bulunan Asur mühürleri ve Kahta, Eskitaş Köyünde bulunan Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabeler, Anadolu'daki tarihi silsilenin Adıyaman'da da aynen devam ettiğini, göstermektedir. Bu dönemde Adıyaman ve çevresinde Hitit Devletinin yıkılmasıyla ortaya çıkan Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti hüküm sürmüştür.
6. yüzyılın başlarından itibaren yöreye Persler hakim olur ve yöre Satrap'lar (Valiler) ile yönetilir. M.Ö. 334 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender'in Anadolu'ya girmesiyle Pers'ler hakimiyetini kaybetmiş ve M.Ö. 1. yüzyıla kadar yörede Makedonyalı Selevkos'lar hüküm sürmüştür. Selev-kos'ların gücünün zayıfladığı sıralarda, Kral Mithradetes l Kallinikos Kommagene Krallığının bağımsızlığını ilan etmiştir (M.Ö. 69).
Başkenti Samosota (Samsat] olan Kommagene Krallığı, egemenliğini M.S. 72'ye kadar sürdürmüş, bu tarihte yöre Roma İmparatorluğunun eline geçmiş ve Adıyaman Roma İmparatorluğunun Syria (Suriye) Eyaletine, 6. Lejyon olarak bağlanmıştır. Roma İmparatorluğunun 395 yılında Batı ve Doğu Roma olarak ayrılmasıyla, Adıyaman Doğu Roma İmparatorluğuna katılmıştır. 643 yılından itibaren bölgeye İslam akınları başlamakla birlikte İslam hakimiyeti ancak 670 yılında Emevi'lerle kurulabilmiştir. 758 yılında ise, II, Abbasi komutanlarından Mansur Ibn-i Cavene'nin hakimiyetine girer. 926 yılına kadar Abbasi hakimiyetinden sonra Hamdanüerin egemenliği başlar. 958 yılında yöre yeniden Bizanslıların eline geçer.
1114-1181 yıllan arası yöreye Türk akınları olur. 1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçukluları ele geçirir. 1230 ve 1250 yıllarında Moğol saldırılan yaşanır. 1298'de yöre ve bölge Memlüklerin eline geçer. 1393 yılında Adıyaman bu kez de Timurlenk tarafından yağmalanır.
Büyük bir istikrarsızlığın olduğu Orta Çağ boyunca Adıyaman Bizans, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçukluları, Dulkadiroğullan arasında el değiştirmiş ve nihayet Yavuz Sultan Selim'in İran seferi sırasında, 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan Adıyaman, başlangıçta merkezi Samsat'ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken, Tanzimat’tan sonra bir kaza olarak Malatya'ya bağlanmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunarak Malatya'ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı Kanunla Malatya'dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir.
Adıyaman Kronolojisi
M.Ö. 40000- M.Ö. 7000 Paleolitik
M.Ö. 7000 - M.Ö. 5000 Neolitik
M.Ö. 5000 - M.Ö. 3000 Kalkolitik
M.Ö. 3000 - M.Ö. 1200 Hititler
M.Ö. 1200 - M.Ö. 750 Asurlular
M.Ö. 750 - M.Ö. 600 Frigler
M.Ö. 600-M.Ö. 334 Persler
M.Ö. 334-M.Ö. 69 Makedonlar
M.Ö. 69-M.S. 72 Kommagene Krallığı
72-395 Roma İmparatorluğu
395-670 Doğu Roma (Bizans)
670-758 Emeviler
758 - 926 Abbasiler
926- 958 Hamdaniler
958 –1114 Bizanslılar
1114 –1204 Eyyubiler
1204 –1298 Anadolu Selçuklular
1298 –1516 Memluklular
1516 –1923 Osmanlı İmparatorluğu
Adıyaman'ın Tarihsel Gelişimi
Adıyaman ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmaları sonucu buranın tarihinin Paleolitik döneme kadar uzandığını göstermiştir.
İnsanlık aleminin Toplayıcılık ve Avcılık Dönemi adını verdiği kültür evresinin de izlerini taşıyan, büyük medeniyetlere beşiklik eden Adıyaman, 100 yıldan bu yana dünya arkeologlarını meşgul eden bir araştırma alanı haline gelmiştir.
Yöredeki arkeolojik kazılarda bulunan Paleolitik (40.000) ve Neolitik dönemlere ait çakmak taşından yapılmış el baltaları, delici ve kazıcılar, obsidiyenden yapılmış ok uçları, pişmiş toprak parçaları;
Kalkolitik döneme ait pişmiş topraklardan yapılmış kaplar ve objeler, Erken Tunç Çağına ait madeni eserler; Demir Çağına ve Helenistik döneme ait taş ve pişmiş topraktan eserler, Roma dönemine ait kandiller, çeşitli kaplar, heykeller ve taş eserler, Bizans dönemine ait küp ve diğer seramik çeşitleri; Abbasiler dönemine ait altın ziynet eşyaları, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait sırlı seramikler, vazolar, cam eserler; mühürler, yüzükler ve bilezikler, insan ve hayvan figürleri gibi daha birçok arkeolojik eserler, Adıyaman ve çevresinin tarihi zenginliklerini ortaya koymaktadır.
Adıyaman ve çevresinin tarihi zenginliklerinin eskiden beri bilinmesi, bölgenin son yüz yıllarda birçok yerli ve yabancı bilim adamları tarafından araştırılmasına neden olmuştur.
Eski Çağda Adıyaman
Coğrafi konum itibariyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyde Mezopotamya, doğuda İran, kuzeyde Doğu Anadolu ve Kafkasya, batıda Orta Anadolu bozkırları arasında yer alan bir orta bölgedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi yaylaları, sözü edilen bölgeler arasında binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu için insanlık tarihi boyunca eşi az görülen medeniyetlere sahne olmuştur.
Adıyaman-Malatya karayolu üzerinde bulunan PALANLI KAYAALTI SIĞINAĞI, işte böyle bir paleolitik dönem yerleşmesidir. Adıyaman Samsat Şehramuz Tepesi ve Çevresi Yerleşmeleri’nde, ayrıca Kung Kıracı Tepesi, Ziyaret Tepesi ve Kemşak Tepesi gibi yerleşim yerleri de vardır.
Adıyaman yöresinde Neolitik, Kalkolitik ve Eski Tunç Dönemini yansıtan yerleşme yerlerinin başında, bugün Atatürk Barajı Göleti sahası içinde kalan Samsat (Samosata Höyüğü) gelmektedir. Ayrıca Kommegene Krallığı’nın başkentliğini yapmıştır. Keza Tille Höyük yörenin diğer önemli bir höyüğüdür.
Adıyaman, Helenistik ve Roma Dönemi eserleriyle ün yapmış bir ildir. Bu kalıntıların en önemlisi Karadut Köyü yakınındaki 2206 m yüksekliğinde Nemrut Dağı’nın üzerindedir. Toros Dağları ile Fırat Nehri arasındaki yöre, Helenistik ve Roma çağlarında Kommagene olarak adlandırılır.
Antikçağ’daki adı Nymphaios olan bugünkü Kahta Çayı üzerindeki Eski Kahta Köyünün yanında yer alan Arsameia kentinde, antik kentin kuruluşunu anlatan yazıtlara rastlanmıştır. Bu kentin 3 km güneybatısında Kahta Çayı’nın bir kolu olan Cendere Çayı’ndaki Septimus Severus Köprüsü, sütunlar üzerindeki Latince yazıtına göre Romalılar döneminde yaptırılmıştır.
Antitorosların bir uzantısı olan Nemrut Dağı’nın 2206 m yükseklikteki zirvesinde bugün, herkes tarafından bilinen ve Geç Helenistik Devirden kalma tapınak mezar anıtı, yeryüzünün en değerli kültür varlıklarından biri olarak kabul edilmiştir. Bu anıt ve çevresi 1987 yılında UNESCO nezrindeki “İnsanlığın Kültür Mirası” listesine alınmış 1988 yılında da Türk Hükümeti tarafından Milli Park ilan edilmiştir.
Roma dönemi eserleri arasında kaya mezarları da bulunmaktadır. Adıyaman- Kahta İlçesi Eskitoz (Ancos) Köyünün doğusundaki Fırat vadisinde, yamaç boyunca kalker kayalara oyulmuş pek çok mezar bulunmuştur. Ancak bunlar Atatürk Barajı suları altında kalmıştır.
Orta Çağda Adıyaman
Adıyaman ve çevresi M.S.395 yılından itibaren Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans Devleti’nin) egemenliği altındayken İslam akımlarına maruz kalmıştır.
Hz. Ömer’in halifeliği döneminde (634-644) Adıyaman ve çevresi, Müslüman Arapların eline geçmiştir. Aba Ubeyde, Halid Bin Velid, Sait Bin Ebi Vakkas ve İyaz Bin Ganm gibi tanınmış İslam komutanlarının katıldığı savaşlar sonucunda, 638 yılında bu bölge İslam topraklarına katılmıştır.
Adıyaman ve çevresi bir süre Müslümanlarla Bizanslar arasında sınır bölgesi ve çekişme konusu olur. 670 yılında Emevi komutanlarından Mansur Bin Cavena, Adıyaman’ı ele geçirir. Bu komutanın Adıyaman şehrinin ilk yerleşim alanı içinde kalan bugünkü Adıyaman Kalesini yaptırdığı rivayet olunur.
M.S. 758 yılında Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur tarafından Emevi egemenliğine son verilir. Böylece Adıyaman ve çevresine Abbasiler hakim olurlar.
M.S. 1066 yılında Selçuklu komutanlarından Gümüştekin, Adıyaman şehrini (Hısn-ı Mansur-u) ve çevresini ele geçirir; ancak iç karşılıktan dolayı geri çekilir. 1071 Malazgirt Muharebesi’ni izleyen 1082 yılında Hıns-ı Mansur (Adıyaman şehri), tekrar ele geçirilir ve Abbasi hakimiyeti sona erer.
Selçukluların egemenliği altında kalan Adıyaman ve çevresi Haçlı Savaşları’nın etkisi altında kalarak geçici olarak el değiştirir. Adıyaman ve çevresi 1114-1204 tarihleri arasında Eyyubilerin kontrolü altına da girmiştir. Anadolu Selçukluların 1298 yılında Moğolların istilasına uğrar; iç karışıklık yaşanır. Bu durum 1339 tarihine kadar devam eder. 1339 tarihinde Adıyaman ve çevresi, Dulkadiroğulları Beyliği’nin kurulmasından bir süre sonra Dulkadiroğulları’nın egemenliğine girer. 1398’ de Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt, yöreyi ele geçirirse de Doğu Anadolu’ya egemen olan Timur tehlikesi nedeniyle geri çekilir. Sonuçta Adıyaman ve çevresi tekrar Dulkadiroğulları’nın eline geçer.
Yeni Çağda Adıyaman
1515 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümdarı Yavuz Sultan Selim, İran seferi dönüşünde Dulkadiroğulları Beyliği’nin egemenliğine son vererek, Adıyaman ve çevresini topraklarına katar. Böylece Adıyaman’da Osmanlı İmparatorluğu dönemi başlamış olur.
Adıyaman ve çevresi Osmanlı yönetimine girdikten sonra, sınır boyu olmaktan çıkar. Bunun sonucu olarak savaş, baskın ve istila korkusundan kurtulur, huzura ve sükunete kavuşur. Osmanlı yönetiminin Türk aşiretlerini belli yörelerde oturmaya mecbur eden iskan (yerleşme) politikasından dolayı, Anadolu’nun diğer yerlerinde olduğu gibi bu yörede de zaman zaman isyanlar meydana gelir; ancak bu isyanlar bastırılır.
Adıyaman'ın İdari Tarihi
Dulkadiroğullarından Osmanlı İmparatorluğu’na geçen Adıyaman şehri, önce Kahramanmaraş Eyaleti sınırları içinde yer alır. İlk yıllarda (1519-1530) Samsat sancağına bağlanır. 1531’ den sonra da Elbistan sancağına bağlanır. 1841 yılında Adıyaman şehrinin ilçe merkezi olduğunu görülür. Şehri, vali adına görev yapan bir memur yani kaymakam tarafından yönetilmeye başladığını görülür. Ancak tarihi belgelerde “Kaymakam” sözcüğüne rastlanmamıştır. 1849 yılında sancak haline getirilerek Diyarbakır’a bağlanmıştır. Bu tarihten itibaren Besni, Kahta ve Siverek ilçelerinin de Adıyaman sancağına bağlandığı görülür. 1859 yılında bu defa Malatya sancak olunca, Adıyaman tekrar ilçe haline dönüştürülür. Bu durum, Adıyaman’ın resmen il merkezi olduğu 01.12.1954 tarihine kadar devam eder.
Söz konusu yasayla Adıyaman il olmuştur. 22.06.1954 tarih ve 6414 sayılı yasa ile Kahta, Besni, Gerger ve Çelikhan ilçeleri ile birlikte 16 bucak da Adıyaman'a bağlanmıştır. Daha sonra 7035 sayılı kanunla 01.04.1958 tarihinde Gölbaşı, 01.04.1960 tarihinde Samsat, 09.05,1990 tarihinde 09.05.1990 tarihinde 1664 sayılı yasayla Tut ve 1991 yılında ise Sincik ilçe merkezine dönüştürülmüştür. Bugün Adıyaman’a bağlı 8 ilçe merkezi bulunmaktadır
. * Dünyanın 8. Harikası Nemrut Dağını görmeden, güneşin doğuşu ve batışını izlemeden, Adıyaman’ın tarihi ve turistik yerlerini gezmeden,
* Atatürk Barajı Kahta Sahilindeki lokantalardan balık yemeden,
* Adıyaman Müzesini Gezmeden, Nemrut Dağına verilmiş olan “Altın Elma” Ödülünü görmeden,
* Yörede dokunan halı, kilim, cicim heybe ve Nemrut heykelleri almadan,
* Oturakçı pazarında alışveriş yapmadan,
* Besni Üzümünü almadan
* Adıyaman Hıtabını, Tavasını, Kebabını, Şilki (Şıllik) Tatlısını yemeden,
* Harfane gecesini dinlemeden olmaz.
Adıyaman Müzesi
Müzede yaklaşık 30.000 eser bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 2.000 eser teşhirde segilenmektedir. Paleolitik Çağdan Osmanlı dönemine kadar devamlılık gösteren arkeolojik eser salonunda; Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağı, Demir Çağı, Helenistik, Roma, Bizans, İslami, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli eserler bulunmaktadır. Etnoğrafik eserler salonunda ise yörede derlenen halı, kilim ve cicim gibi el dokumaları, kadın ve erkek giysileri, gümüş takılar ile bakır eşyalar teşhir edilmektedir.
Müze; Pazartesi günleri dışında her gün saat 08 – 12 ile 13.30 - 17.30 arasında ziyaretçilere açıktır.
Nemrut Dağı Ören Yeri
Nemrut Dağı ören yeri, İl Merkezine direkt 87 km. Arsameia Antik yolu üzerinden, 77 km. Kahta ilçesine 43 km uzaklıktadır. Dünya harikası olan bu Tümülüs, Doğu Toros sıradağları üzerinde 2206 metre yükseklikte, Fırat Nehri geçitlerine ve ovaya hakim bir tepe üzerindedir.
Kommagene Kralı I. Antiochos için yapılan anıt mezar, üzerinde kırma ve çakıl taşları yığılarak bir tümülüs oluşturulmuş ve tümülüs’ün etrafındaki teraslar üzerine ateş sunağı ve Greko-Pers üslubunda dev heykel ve kabartma steller yapılmıştır.
Doğu Terası
Yaklaşık 10 metre yüksekliğindeki tahtlar üzerinde sıralar halinde oturmuş dev tanrı heykelleri mevcuttur. Heykellerin yüzleri güneşe doğru bakmaktadır. Bu terasta sırasıyla Kommagene Krallığının gökyüzü hakimiyetini temsil eden koruyucu kartal, krallığın yeryüzü hakimiyetini temsil eden koruyucu aslan, Kommagene Kralı I. Antiochos, Kommagene (Tyche), Zeus, Apollon ve Herakles heykelleri yer alır.Tahtların arkasında 237 satırdan oluşan Kral Antiochos’un dini ve sosyal içerikli vasiyeti (Nomos) bulunmaktadır.Terasın kuzey ve güneyinde Kommagene Kraliyet ailesi bireylerinin kabartma stelleri bulunmaktadır. Yine bu terasta heykellerin önünde ateş sunağı (Altar) ve onun yanında oturur biçimde bir aslan heykeli bulunmaktadır. Nemrut’ta güneşin doğuşu bu terastan izlenmektedir.
Batı Terası
Doğu Teras’da olduğu gibi tahtlarında oturan dev tanrı heykelleri ile birlikte Kommagene Kralı I. Antiochos’un heykeli ve tanrılarla tokalaşma kabartmaları yer alır. Ayrıca burada astroloji ile ilgili bir aslan horoskop kabartması da bulunmaktadır. Aslan kabartması üzerinde yer alan ay ve yıldızlardan Milattan önce 7 Temmuz 62 tarihi okunmaktadır. Bu tarih Kral I. Antiochos’un tahta çıkış tarihidir. Nemrut’ta güneşin batımı bu terastan izlenmektedir.
Kuzey Terası
Kuzey Terası, batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 180 m. uzunluğunda bir tören yoludur. Terasta tamamlanmamış stel ve kaideler bulunmaktadır.
Arsameia Örenyeri (Nymphaıos Arsameiası)
Kommagene Krallığının yazlık yönetim merkezi olan ARSAMEİA, Adıyaman İli, Kahta ilçesine bağlı Kocahisar köyü ile Damlacık köyü arasında, Kahta Çayı’nın (Nymphaios) doğusunda yer alır. Güneydeki tören yolu üzerinde bulunan çok sayıda kabartma heykel ve steller yanında Anadolu’nun bilinen en büyük Grekçe Kitabesi bulunmaktadır. Kitabenin bulunduğu yerde 150 basamakla aşağı inen kutsal amaçla kullanılan dehliz ve üst kısımda ise saray kalıntıları bulunmaktadır.
Nemrut Dağına Nasıl Gidilir?
Nemrut dağına çıkış için en uygun sezon Mart ortasından başlayıp Kasım ortalarına kadar hava koşullarına göre değişmektedir. Nemrut dağında günesin doğuşu ve batışı dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar görkemlidir. Güneşin doğuşu ve batışı, izleyenler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır.
Adıyaman (Hısn-I Mansur) Kalesi
Adıyaman şehir merkezinde yer alan kale yaklaşık 25 m yükseklikteki yığma bir höyük üzerine kurulmuştur. Adıyaman Belediyesi tarafından restorasyon ve çevre düzenlemesi yapılmaktadır.
Yeni Kale
Adıyaman ili Kahta ilçesine bağlı Kocahisar Köyündedir. İlk yapılış tarihi Kommagene Krallığına kadar giden kalenin bugünkü şekli Memluklular döneminden kalmadır Kale. içinde su depoları, hamam, cami ve Kahta Çayına (Nymphaios) inen gizli bir su yolu bulunmaktadır.Ayrıca, burada posta güvercinlerinin yetiştirildiği kule de bulunmaktadır.
Gerger Kalesi ( Fırat Arsameiası)
Adıyaman’ın Kahta İlçesine 85 km. uzaklıkta Gerger ilçesinde bulunan ve tarihi Geç Hitit dönemine dayanan kale, Fırat Nehri’nin batı yakasında yer almaktadır. İ.Ö. II. Yüzyılda Kommageneliler’in atası olan Arsames tarafından sarp kayalar üzerine kurulan kalenin batı surlarında Kral Samos’a ait bir kabartma bulunmaktadır. İslami dönemde de kullanılan kale içerisinde cami, dükkanlar ve su sarnıçları bulunmaktadır.
Adıyaman Merkezdeki Camiler Ve Kilise
Ulu Camii
Adıyaman’ın şehir merkezinde bulunmaktadır. Dulkadiroğulları Beyliği zamanında yapılan camii daha sonraları birçok kez onarım görmüştür. Caminin bu günkü şekliyle 1863 tarihinde yaptırıldığını bildiren bir kitabe, minare kaidesinin doğuya bakan üst yüzeyinde bulunmaktadır. Aynı yerde altta kemer içinde bulunan bir başka kitabede caminin 1902 yılında tamir gördüğü anlaşılmaktadır.
Çarşı Camii
İl merkezinde bulunmaktadır. Vakfiyesinde belirtildiğine göre Hacı Abdulgani tarafından 1550 yılında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin payandalarla desteklenen duvarları kesme taştan yapılmıştır.
Eskisaray Camii
İlimiz merkez Eskisaray mahallesinde bulunan Eski Saray Camii Hicri 1148’de İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami birçok defa onarım görmüştür. Son onarımda camii kuzeye doğru genişletilmiştir.
Kab Camii
Mahalleye kendi adını veren Kab Camii kitabesine göre Hicri 1182 (1768) yılında yapıldıktan sonra Hicri 1342 (1923) Hacı Mehmet Ali tarafından yeniden yaptırılmıştır. 2010 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından aslına uygun tadilat yapılmıştır.
Yenipınar Camii
Adıyaman Merkez Yenipınar mahallesinde bulunmaktadır. Minare kaidesinde yer alan kitabeye göre Hicri 1133 (1720) senesinde Hacı Mahmut adında birisi tarafından yaptırılmıştır.
St. Petrus ve St Pavlus Kilisesi
Adıyaman Merkez Mara Mahallesindedir. 1905 tarihli kitabesinde Kilisenin onarıldığı ve ancak bu kilisenin daha önce var olduğu bilinmektedir. St.Pavlus ismiyle anılan bir Süryani Kilisesi olup tescilli bir yapıdır. Süryani cemaati tarafından ibadet için kullanılmaktadır. 2010 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından aslına uygun lilise ve müştemilatı restorasyon yapılmıştır.
Besni İlçesindeki Camiler Ve Külliye
Ulu Cami
Camii üzerindeki kitabeye göre 17.yy’da yaptırılmış olan Ulu Camii, buradaki diğer camilerde olduğu gibi muntazam bir plana sahip değildir.
Külhanönü Camii
Cami 2009 yılında yapılan kazılar sonucu caminin eski planları (Beş plan evresi) geçirdiği oraya çıkarılmıştır. Ne zaman ve kim tarafından yapıldığına dair herhangi bir kitabe bulunamamıştır. Fakat camide kullanılmış olan yapı malzemesi ve mimarisi itibariyle, klasik Osmanlı yapılarını andırmaktadır.
Toktamış Camii
Bugünkü Besni ilçenin güneyinde olup, tamamen terkedilmiş bir harabe durumundadır Caminin kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Fakat 17.yy sonlarına doğru yapıldığı sanılmaktadır.
Çarşı Camii
Eski Besni’nin en merkezi yerinde yer alan Çarşıcamii adı ile anılır. Bazı kimselere göre camii, Hacı Arslan isminde birisi tarafından yaptırılmıştır. Fakat üzerindeki kitabede Kalaunoğlu Mehmet Nasır ismi geçmektedir. Bunun Mısır Kölemen sultanlarından Kalaun ile ne derece ilişkili olduğu bilinmemektedir. Mahalli geleneğe uygun olarak yapılmış olan camiinin muntazam bir planı bulunmaktadır.
Bekir Bey Külliyesi
Bugün yalnızca izleri kalan bu külliye tarihi kesin olarak bilinmeyen bir zamanda, Bekir Bey adında bir Memluk Sultanı buraya cami, medrese, ve hamamdan oluşan bir KÜLLİYE yaptırır. Bunları yaşatmak için bir de vakıf kurar. Bugün bu KÜLLİYE’ içinde bulunan Ulu Camii ve Bekir Bey hamamında restorasyona yönelik kazı çalışması yapılmıştır. Külliyeden günümüze Ulu Camiine ait minare ve bir de hamam kalmıştır.