İstanbul'daki Önemli Tarihi Yapılar
İSTANBUL’DAKİ ÖNEMLİ TARİHİ YAPILAR
IHLAMUR KASRI
Beşiktaş ve Nişantaşı arasındaki vadide yer alan Ihlamur Kasrı, Abdülmecit tarafından Nikoğos Balyan'a yaptırılmış. Ihlamur Kasrı, Maiyet Köşkü ve Merasim Köşkü adında iki köşkten oluşuyor. Sultan Abdülmecit'in genç yaşta ölümünden sonra, Sultan Abdülaziz, ağabeyinin sevdiği bu yapılara ilgi göstermiş. V. Mehmet Reşat döneminde Bulgar ve Sırp Kralları 1910' burada ağırlanmış. Günümüzde özellikle hafta sonları kahvaltı çok tercih ediliyor.
ISTANBUL MODERN SANAT MÜZESİ
Türkiye’de modern ve çağdaş sanat sergileri düzenleyen ilk özel müze olarak 2004 yılında açıldı. Boğaz’ın kıyısında sekiz bin metrekarelik bir alanda kurulan müze, modern ve çağdaş sanat alanlarındaki üretimleri uluslararası bir yönelimle koleksiyonunda topluyor ve sergiliyor. Pazartesi günleri dışında her gün 10.00-18.00 saatlerinde açık.
ISTIKLAL CADDESI
Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi, Tünel ve Taksim meydanları arasında yer alıyor. Şehrin, hatta ülkenin en ünlü caddelerinden olan İstiklal Caddesi’nin ilk şekillenmesi Bizans döneminden de öncesine dayanıyor. Rus Devrimi’nden kaçanların şenlendirdiği cadde, bugün hem alışveriş adresleri hem de yeme-içme mekanları ile son derece hareketli. Cadde üzerinde ayrıca konsolosluklar ve sanat merkezleri de bulunuyor.
KAMONDO MERDIVENLERI
1850’li yıllarda dönemin önde gelen ailelerinden Kamondo Ailesi’nden banker Avram Kamondo tarafından çocuklarının okula kolay gidip gelmesi için yaptırılmış olan art nouveau tarzına sahip Kamondo Merdivenleri, Voyvoda Caddesi ile Banker Sokağı’nı birleştiriyor. İlginç mimarisi ile dikkat çeken Kamondo Merdivenleri, özellikle fotoğraf çekimlerinin günümüzdeki vazgeçilmez adresi.
KAPALI CARSI
Fatih Sultan Mehmet’in emriyle kurulan Kapalıçarşı, o tarihlerde Cevahir Bedesteni olarak anılıyordu. Kapalıçarşı’da altın, deri, kilim, süs eşyası, gümüş konusunda yüzlerce dükkan hizmet veriyor. Burası sadece alışveriş değil, içinde bulunan mekanlarıyla da bir çekim merkezi. Kapalıçarşı, pazar hariç her gün 08.30-19.00 saatlerinde açık.
KARIYE MÜZESI
Edirnekapı'daki bu müze, Bizans döneminde kilise, İstanbul'un fethinden sonra ise cami olarak kullanılmış. Dış mimarisinin yanı sıra mozaik süslemeleriyle de dikkat çeken Kariye, 1511 yılında camiye dönüşmüş. Bugünün önemli müzelerinden biri olan Kariye'nin çevresi, ahşap evlerden oluşan İstanbul'un sevimli ve görülmeye değer bir yerleşim merkezi. Müze, çarşamba hariç her gün 09.00-19.00 saatlerinde gezilebilir.
KÜCÜKSU KASRI
Bir avcı köşkü olarak düşünülen Küçüksu Kasrı, eskiden ‘Bağçe-i Göksu’ olarak anılan bölgede, Göksu Deresi'nin Boğaz'a döküldüğü yerde inşa edilmiş. Mimarı Nikoğos Balyan. Saray 1857 yılında hizmete açılmış. Atatürk’ün de çok sevdiği kasır Cumhuriyet döneminde de bir süre devlet konuk evi olarak kullanılmış. 1994 yılında restore edildikten sonra tamamen halkın ziyaretine açılmıştır.
MISIR CARSISI
İstanbul’un en eski çarşılarından olan Mısır Çarşısı 1660 yılında mimar Kazım Ağa tarafından yapılmış. Mısır Çarşısı, Eminönü'nde Yeni Cami'nin arkasında ve Çiçek Pazarı'nın yanında yer alıyor. Baharatlar başta olmak üzere, bitki kökleri, çiçek tohumları, bitkisel ilaçlar, kuruyemiş ve şarküteri ürünleri satılan çarşı, sadece pazar günleri kapalı. Kapısından girdiğiniz anda, burnunuza dolan koku ve rengarenk baharatların görüntüsü bile, mest olmanıza yetiyor.
MODA ISKELESI
Mimar Vedat Tek tarafından 1917 yılında inşa edilen Moda İskelesi, uzun yıllar deniz ulaşımına kapalı tutuldu. Gitgide harabeye dönüşmeye başlayan iskele, Kadıköylülerin çabalarıyla 2000 yılında restore edildi. İşletmelere kiralanarak restoran olarak hizmet veren Moda İskelesi'ni son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Beltur A.Ş devraldı. Şu anda restoran ve kafe olarak hizmet veren Moda İskelesi, özel davetler için de kullanılıyor.
ORTAKÖY MEYDANI
Ortaköy Meydanı, Osmanlı döneminden beri ilgi çeken bir yerleşim merkezidir. Zamanında padişahların sayfiye yeri olmuş. Doğal hazineleriyle ihtişamlı sarayları taçlandırmış. Arnavut kaldırımları, iskelesi, tavla seslerinin eksik olmadığı kahveleri, güvercinleri ve camii ile hareketli ve büyülü Ortaköy Meydanı. Takıcılar, kumpirciler belki de Ortaköy olmasa bu kadar iş yapamazlardı İstanbul’da. Bu meydan, manzarası ve dokusuyla, hep bir klasik olarak kalacak yerlerden sayılır.
PRENS ADALARI
İstanbul’un en yakın sayfiyesi. Prens Adaları; Büyükada, Heybeliada, Burgazadası, Kınalıada ve Sedef Adası’ndan oluşuyor. Bizans döneminde saray mensuplarının sürgün yerleri olduğu için Prens Adaları diye adlandırıldığı söyleniyor. Bugün hem yazlık hem de günübirlik gezinti için tercih edilen adalar, özellikle yaz mevsiminde dolup taşıyor. Prens Adaları’na Bostancı ve Kabataş’tan kalkan vapur, deniz otobüsü ve motorlarla ulaşabilirsiniz.
RUMELI FENERI
Anadolu Feneri ile aynı tarihte, 1856'da Fransızlar tarafından işletilmeye başlayan Rumeli Feneri, 1933'de Türklerin eline geçmiş. Kademe de inşa edilen fenerin kulesinin yüksekliği 30 metre. Lambası, ilk olarak gazyağı asetilenle çalışan fener, bugün elektrik enerjisi ile aydınlanıyor. Rumeli Feneri'nin ışığı 18 deniz öteden görülebiliyor. Çevresindeki aynı isimle anılan köy, bugün balıkçılarıyla meşhur. Günübirlik geziler için ideal.
SADULLAH PASA YALISI
Sadullah Paşa Yalısı hiç şüphesiz Boğaziçi’nin en güzel yalılarından. Yalının sahibi Sadullah Paşa ile oğlu, birbiri ardına intihar edince, yalı uğursuz sayılmış ve aile yalıyı boşaltmış. Daha sonra Sadullah Paşa’nın akrabası Seyfullah Esin tarafından alınan yalı, günümüzde Esin’in eşi Emel Esin’in kurduğu Tek- Esin Vakfı’na ait. Ayşegül Tecimer, Yiğit Şardan gibi isimlerin de kiracı olarak kullandığı yalı bugün de kiracılarını ağırlıyor.
SAINT ANTOINE KİLISESI
İstanbul'un en büyük Katolik kilisesi Saint Antoine, İstiklal Caddesi üzerinde bulunuyor. 1725 yılında devlet için çalışan Katolik aileleri için inşa edilen kilise, İtalyan rahipler tarafından yönetiliyor. Kiliseye gelir sağlaması amacıyla yapılan avlusundaki Sainte Antoine apartmanları, İstiklal Caddesi'nin ilk betonarme yapıları arasında yer alıyor. Sainte Antoine, sadece Hıristiyanların değil, Müslümanların da sıkça ziyaret ettiği bir kilise.
SEPETCILER KASRI
İnşasına 1591 yılında başlanan Sepetçiler Kasrı, 1643 yılında tamamlanmış. Zamanında Topkapı Sarayı'na ait kayıkların bulunduğu yerde olan kasır, donanmaya işaret vermek için kullanılmış. 1990'da onarılan ve Uluslararası Basın Merkezi olarak kullanılan kasır, 1998 yılından beri turistler tarafından ziyaret edilebiliyor. Burada ayrıca festivaller kapsamında konserler düzenleniyor.