Ankara
ANKARA
Ankara Tarihçe ve Diğer Bilgiler
ADININ KAYNAĞI
Ankara adının kaynağı ile ilgili olarak ilk bilgileri Antik yazar Stephanos Byzantinos'dan öğrenmekteyiz. Yazar; kenti, Galatlar'ın kurduğundan bahsederek, ilk adının Grekçe ANKYPA, Latince ANCYRA olduğunu söyler. ANKYPA, Grekçe'de gemi çapası anlamına gelmektedir. Yazara göre kentin kurucuları olan Galatlar, Pontos Kralı Mithradates'in (MÖ 302-265) yanında, Mısır'da hüküm süren Ptolemaioslar'a karşı Karadeniz'de savaşmışlardır. Galat askerilerinin yardımı ile Ptolemaioslar'a galip gelen Mithradates, Galatlar'a hediye olarak, değerli topraklar ve savaşta ganimet olarak ele geçirilen bir gemi çapası hediye ederler. Galatlar kendilerine verilen Ankara ve çevresindeki topraklara yerleşir ve gemi çapasını da kurdukları kentteki Men Tapınağı'na hediye ederler.
TARİHİ
Helenistik dönemde Galat boylarından Tektosag’ların başkenti olan Ankara, Roma döneminde taşra örgütünün başkenti, Bizans döneminde imparatorların konakladığı önemli bir kent, Osmanlı döneminde ise Anadolu Eyaleti’nin merkezi olmuştur.
İlk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, kent çevresinde yapılan araştırmalarda bulunan tarih öncesi izler, şehrin insanoğlunun yerleşik düzene geçtiği dönemlerde kurulduğunu göstermektedir.
Buluntular ve araştırmacıların yaptıkları incelemeler, Ankara’da Hititlerin, Friglerin, Lidyalıların ve Galatların yaşamış olduklarını göstermektedir. Şehrin yerleşik düzeni çok eskilere dayanmasına rağmen tarihi, ancak; Hitit devrinden itibaren takip edilebilmektedir.
Ankara’nın doğusunda bulunan Çorum ili sınırları içinde Boğazköy’de (Hattuşa) yapılan kazılarda, şehirle ilgili önemli ipuçları elde edilmiştir. Bir kısım yabancı tarihçilere göre Hitit eserlerinde sıkça rastlanan Ankuwa, muhtemelen bugünkü Ankara şehrinin bulunduğu yerdedir.
Hititlerden sonra yöreye Friglerin egemen oldukları görülmektedir. Eski çağ kaynaklarındaki bir efsaneye göre de Ankara’yı büyük Frig kralı Midas kurmuştur. Şehir merkezi Ulus’ta yapılan kazılarda, Friglerin oturduğuna dair kesin bilgiler elde edilmiştir. Frig devletinin yıkılmasında birinci derecede rol oynayan Kimmer istilasından sonra, Ankara Lidyalıların eline geçmiştir. Fakat bu Pers kralı Kyros’un bütün Anadolu ile birlikte Ankara’yı da zapt etmesi üzerine, çok çabuk sona ermiştir. Aradan iki asır geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers egemenliğine son vermiştir.
İmparator Augustos’un Ankara’yı kesin olarak istilasından sonra burası bir eyalet olarak gelişmiş, mabetler, pazaryerleri, yollar ve suyolları yapılmıştır.
Ankara 334–1073 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalmıştır. Bu süre zarfında da Hıristiyanlığın Anadolu’daki önemli bir merkezi olmuştur. VII. yüzyıldaki Sasani akınlarından sonra Araplar şehri bir süre ellerinde tutmuşlardır.
Ankara’nın kaderi Bizans ordularının Selçuklu Sultanı Alpaslan tarafından, 1071 yılında mağlup edilmesiyle sonuçlanan Malazgirt Meydan Muharebesi ile tayin edilmiştir. Bu galibiyet sonucunda şehir Türklerin eline geçmiştir. Ankara’nın Türklerin eline geçmesi son derece önemlidir. Çünkü Ankara Kalesi askeri bakımdan önemli bir konumdaydı. Diğer taraftan, Ege liman kentlerinden başlayarak Mezopotamya ve diğer doğu ülkelerine kadar uzanan önemli yollar üzerinde bulunan bölge, aynı zamanda doğal kaynaklar açısından da zengindi.
Ankara’nın en parlak devri Alâaddin Keykubat zamanıdır. Bu dönemde şehir askeri bakımdan tahkim edilmiş, cami ve medrese gibi dini ve ilmi eserlerle de imar edilmiştir.
Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında şehir Moğolların istilasına uğramış, tüm çabalara rağmen istilanın önüne geçilememiştir. Sultan Gıyasettin Keyhüsrev Moğol saldırıları karşısında Ankara Kalesine sığınmıştır. Moğol saldırıları sonunda Selçuklu devleti zayıf düşmüş ve bu durum Anadolu’nun İlhanlılar devletinin egemenliği altına girmesine kadar sürmüştür. Ankara bir süre İlhanlıların gönderdiği valilerin, sonra da Eretna oğullarının yönetimi altında kalmıştır. 1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa, şehri Osmanlı ülkesine katmıştır. Yıldırım Beyazıt devrine kadar önemli bir olay olmamıştır. Ankara Savaşı’ndan sonra şehrin kaderi de değişmiştir. Timur Ankara’dan ayrıldığı sırada, Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Mehmet Çelebi padişahlığını ilan etmiş ve böylece Ankara’yı da almıştır.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde, Anadolu’da bir eyalet örgütü kurulmuş ve Ankara bu Anadolu eyaletlerinden birinin merkezi olmuştur. Şehir 17. y.y. başlarında Celali Ayaklanması sırasında isyancıların eline düşmüştür. II. Mahmut’a isyan eden Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’nın kısa bir zaman egemenliğine giren Ankara, tekrar Osmanlıların eline geçmiş ve artık hiçbir istilaya uğramadan bir Osmanlı vilayeti olarak kalmıştır.
Balkan Savaşı sonunda Rumeli vilayetlerinin çoğunun kaybedilmesiyle, batıdaki Türk sınırları İstanbul’a çok yaklaşmıştı. İstanbul Boğazı’nın ele geçirilmesi de oldukça kolaylaşmıştı. Bu yüzden devlet merkezinin İstanbul’da kalması tehlikeli ve sakıncalı görülerek, başkentin Anadolu içinde başka bir şehre taşınılması düşünülmüştür. Savaş yıllarında en çok saldırı batıdan gelmekteydi ve Ankara bu saldırılara hayli uzak kalıyordu. 27 Aralık 1919 tarihinde, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi” Ankara’ya gelerek 29 Aralık 1919’da yayımlanan bir tebliğ ile bütün mebuslara toplantının Ankara’da yapılacağını duyurmuştur. Bu genelgeden sonra 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin merkezi Ankara olarak ilan edilmiştir. 13 Ekim 1923 tarihinde çıkarılan bir kanun ile Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur.
Başkent seçildiği yıllarda Ankara çok az sayıda binası olan küçük, yoksul ve çorak bir şehirdi. İstiklal Savaşımızın hazırlanıp sevk ve idare edildiği bir merkez olarak Milli Mücadelemizin sembolü haline gelen bu tarihi şehir, 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra, giderek büyümüş, yepyeni, büyük ve modern bir görünüm kazanmıştır.
Coğrafi Konumu
Genel Coğrafya ve Yeryüzü Şekilleri
26.897 km2’lik bir alana sahip olan Ankara, 39.57 K enlemi ile 32,53 D boylamları arasında yer alır. Deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık 890 m’dir. Doğu yönünde Kırşehir ve Kırıkkale, Batı yönünde Eskişehir, Kuzey yönünde Çankırı, kuzeybatı yönünde Bolu ve Güney yönünde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilmiştir. İlçeleri; Altındağ, Çankaya, Mamak, Keçiören, Sincan, Yenimahalle, Akyurt, Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Elmadağ, Etimesgut, Evren, Kazan, Gölbaşı, Bala, Ayaş, Güdül, Haymana, Kalecik, Kızılcahamam, Nallıhan, Polatlı, Pursaklar ve Şereflikoçhisardır.
Genel İklim Durumu
İlin geniş arazisinde yer yer iklim farklılıkları görülür. Güneyde, İç Anadolu ikliminin belirgin özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise, Karadeniz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir. Kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer. En sıcak ay Temmuz-Ağustos, en soğuk ay ise Ocak ayıdır. Bölgeye düşen yağış miktarları Kuzey ve Güney kesimlerde farklılık gösterir. Kuzey yönünde yer alan Kızılcahamam ve Çubuk ilçeleri Karadeniz Bölgesi yağış rejimi özelliğini; Güney yönünde ise İç Anadolu Bölgesine özgü iklim karakterini gösterir. Bölgenin yapısı gereği özellikle kış aylarında sis olayı oldukça fazla görülür ve hayatı etkiler. İl ölçeğinde ortalama sıcaklık 11,7 C olup, yıllık ortalama yağış miktarı 389,1 mm’dir. En yüksek sıcaklık değeri 40,8 C ve en düşük sıcaklık -24,9 C olarak tespit edilmiştir. Don olayı görülen gün sayısı 60–117, karlı günler sayısı ise yılda 30,5 gündür. En yüksek kar kalınlığı 30 cm olarak tespit edilmiştir. İl merkezi ve istasyonların rüzgar durumuna genel olarak bakıldığında; Rüzgarın arazi yapısına bağlı olarak değiştiği görülür. Buna göre; rüzgar Ankara (merkez), Esenboğa, Çubuk, Ayaş ve Yenimahalle ilçelerinde kuzeydoğu, Haymana (İkizce), Sincan, Dikmen semti ve Nallıhan ilçelerinde Batı, Polatlı ve Şereflikoçhisar ilçelerinde Kuzey, Etimesgut ve Elmadağ ilçelerinde güneybatı, Kızılcahamam ilçesinde güneydoğu ve Beypazarı ilçesinde kuzeydoğu yönünde eser. Kuvvetli rüzgarların görüldüğü aylar Mart ve Nisan aylarıdır. Ankara’da tespit edilen en yüksek rüzgar hızı 29,2 m/sn’dir. Bu ölçümlerin tek istisnası ise, 2007 yılında Akyurt ilçesinde büyük hasara neden olan hortum afetidir. Normal şartlarda günlük olarak basınç değerlerinde fazla değişiklik görülmez. Ancak; yurdumuzu etkileyen hava kütlelerine bağlı olarak değişimler gözlenir. Uzun yıllar boyunca ölçülen değerlere göre; Ankara’nın ortalama basınç değeri 913,1 mb, tespit edilen en yüksek basınç değeri 935,0 mb ve en düşük basınç değeri 891,0 mb’dir.
Nüfus ve İdari Durum
Cumhuriyetin ilanından sonra Ankara, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. İdari organların teşkilatlanması ve sanayinin gelişmesi nedeniyle, yakın il ve ilçeler ve yurdun diğer yörelerinden gelen iç göç ile özellikle de 1927–1935 ve 1950–1955 yılları arasında Ankara’nın nüfusu hızla artmıştır. Cumhuriyet öncesi küçük bir kasaba görünümünde iken, bugün Türkiye’nin nüfusu yoğun ikinci büyük şehri, modern başkenti haline gelmiştir. Ankara’nın 1927 yılı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 404.581 iken, son 73 yılda 10 kat artarak 2000 yılında 4.007.860 kişiye yükselmiştir. Aynı dönemde Türkiye nüfusu 5 kat artmıştır. 1927– 1935 döneminde ilimizin yıllık artış hızı % 34,7 iken, 1990–2000 döneminde % 24,4 olmuştur. 1927 yılında Ankara ili ülke nüfusu içinde % 3,2’lik bir paya sahip iken, 2000 yılında yaklaşık % 6’lık bir paya sahip olmuştur. İlimizde ortalama hane halkı büyüklüğü de azalış eğilimi göstermektedir. 1955 yılında 7 olan ortalama hane halkı büyüklüğü 2000 yılında 3,8 kişiye düşmüştür. 1935 yılında Ankara ilindeki nüfusun % 53 kadarı Ankara’da doğan kişilerden oluşmaktadır. Ankara ili dışındaki illerde doğanlar içinde en yüksek paya Çorum ili doğumlular sahiptir. (% 4,3 ) Yozgat, Çankırı ve Kırşehir doğumlular sırayı takip etmektedirler.
Ankara iline bağlı 25 ilçe, 1 Büyükşehir Belediyesi, 25 ilçe belediyesi, merkez ilçelerde 683 mahalle ve 165 köy, taşra ilçelerde ise 121 mahalle ve 628 köy olmak üzere toplam 804 mahalle ve 672 adet köy vardır.
Ekonomik Durum
Cumhuriyetten önceki Ankara, Ankara Kalesi ve çevresinde kurulmuş 30.000 nüfuslu bir kent idi. İlin başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktan ibaret olduğu için tarımsal ve hayvansal malların alım satımı ile sınırlı bir ticaret söz konusu idi. Cumhuriyetin ilk yılları ile birlikte Ankara’da bu durgun dönem sona ermeye başlamıştır. Modern bir başkentin sağlaması gereken hizmetler için zorunlu olan alt ve üst yapı hizmetleri ticari hayatı canlandırmıştır. Bunun yanı sıra inşaat malzemelerini karşılamaya yönelik küçük imalathaneler kurulmuştur. M.K.E., Etibank gibi kamu sanayi kuruluşlarının ve bunlara bağlı fabrikaların Ankara’da kurulmuş olması, bu fabrikalara yan sanayi olarak çalışan küçük boyutlu özel işletmelerin kurulmasını teşvik etmiştir.
Bu tür gelişmeler, diğer yerleşim merkezlerinden Ankara’ya iç göçü başlatmıştır. Böylece; Ankara’da sanayileşme ve artan nüfus birbirinin hem sebebi hem de sonucu olmuştur. Bugün Ankara ülke genelindeki illerin ekonomik faaliyet konularındaki ağırlığı yönüyle sanayi ağırlıklı iller arasında yer almaktadır.
Ankara’da sürdürülen üretim faaliyetleri incelendiğinde; ağaç işleri dalında Türkiye genelinde önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bu üretim dalında faaliyette bulunan keresteciler, mobilyacılar, lakeciler ve döşemeciler Ankara’nın Siteler semtinde 13.000’den fazla işyerinde üretim yapmaktadırlar.
Cumhuriyet’in ilanından sonra 1925 yılında kurulan bira fabrikası, 1926 yılında kurulan çimento fabrikası ve Elmadağ ilçesinde kurulan barut fabrikası gibi az sayıda sanayi kuruluşu varken, yakın yıllarda sanayi kuruluşlarının sayısı hızla artmış ve çeşitlilik kazanmıştır. Artık Ankara il sınırları içinde makarna, un, bitkisel yağ, süt ürünleri, şeker, şarap, bira gibi besin sanayine ait kuruluşların yanı sıra çimento, traktör, tarım aleti ve makineleri, motor, boya, tuğla, kiremit ve orman ürünleri, mobilya, madeni eşya, dokuma üreten sanayi kuruluşları da görülmeye başlamıştır.
Savunma sanayi ile ilgili en önemli yatırımlar da Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin en büyük savunma sanayi projesinin yapımcısı olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAİ) 1984 yılında Türk-Amerikan işbirliği ile kurulmuştur. Türkiye’de modern bir havacılık ve uzay sanayi kurulması, işletilmesi ve devamı için gerekli teknolojileri geliştirmek, F–16 uçağını ortaklaşa üretmek ve bu uçağın Türk Hava Kurumları için yenilenmesini sağlamak bu kuruluşun görevleri arasında yer alır.
Ankara’da sürdürülmekte olan bazı üretim faaliyetleri, konuları itibariyle Türkiye’de tek olma özelliğine sahiptir. Örneğin, rulman ile seri halde dişli üretimi, sadece Ankara’da gerçekleştirilmektedir. Bunun yanında ilaç ham maddesi olarak kullanılan morfin ile dializ makinesi üretimleri de yine sadece Ankara’da gerçekleştirilen üretim faaliyetleridir.
Başkent olması nedeniyle Ankara’ya sık sık yabancı heyetler gelmekte ve yapılan karşılıklı temaslar sonucu dış ticarette önemli gelişmeler sağlanmaktadır. Eğitim konusunda daha geniş olanaklara sahip olması da işgücünün mesleki hareketliliği artıran bir özellik sergiler.
Ankara’da Gezilecek Yerler
Anıtkabir
Ankara dendiğinde ziyaret edilecek yerlerin en başında elbette Anıtkabir geliyor. Gazi Mustafa Kemal’in ebedi istirahat yeri olan anıt mezar büyük komutanın şanına ve şahsiyetine yakışır nitelikte bir mimari yapı.
Birkaç farklı bölümden yer alsa da görülmesi gereken yerlerin neredeyse tamamı Anıt Bloku içerisinde yer alıyor. Çankaya ilçesine bağlı Tandoğan’da yer alan Anıtkabir şehrin tam merkezinde yer almasından ötürü birçok araçla ulaşım mümkün.
Anıtkabir’in içerisinde Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi de yer alıyor.
Yaklaşık 3 bin metrekarelik bir alanda kurulu olan müze sahip olduğu farklı ve ilgi çekici sergileme yöntemleriyle ziyaretçilerine farklı bir atmosferin kapısını aralıyor.
4 bölümden oluşan müzenin ilk bölümünde Gazi Mustafa Kemal’e ait özel eşyalar, ikinci bölümde Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’na ait tablolar, üçüncü bölümde Millî Mücadele ve yapılan devrimlerle ilgili ayrıntılı bilgiler, dördüncü bölümde ise Mustafa Kemal Atatürk’ün özel kitaplığına ait kitaplar sergileniyor.
Mozolenin yer aldığı şeref salonun alt katında yer alan müze her Türk vatandaşının mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerden. Ankaray ve şehir içi otobüsleri ile Anıtkabir’e ulaşabilirsiniz. Ülkemizin en görkemli yapılarından olan Anıtkabir’e girişler ücretsiz.
Kızılay Meydanı
Kızılay Meydanı AnkaraAdını Kızılay Genel Merkez Binası’ndan alan meydan şehrin hareket ve eğlence bakımından en yaşayan merkezlerinden. Alışveriş ve eğlence yerlerinin bir arada bulunan bu meydanda istediğiniz her şeye ulaşabilmeniz mümkündür. Ankara’nın toplu taşıma araçlarının da merkezi olan Kızılay’da çeşitli alışveriş merkezleri mevcuttur. Bunun yanında Sakarya Caddesi’nde bolca eğlence mekânı mevcuttur. Şehrin adeta merkezi konumunda olan Kızılay’a havaalanı ve otogardan toplu taşıma araçlarını kullanarak kolayca ulaşabilirsiniz.
Güvenpark
Güvenpark şehir dışından gelen misafirlerin Anıtkabir’den sonra en çok ziyaret ettikleri ikinci yer.
Asıl adı Emniyet Park olan park içerisinde bir de anıt bulunuyor. Bu anıt Ankara taşından iki Avusturyalı heykeltıraş tarafından yapılmıştır. Söylenene göre Güvenpark’ın inşası halktan toplanan parayla gerçekleştirilmiştir. Güvenpark’ın hemen yanında şehir içi otobüs ve minibüslerin durağı bulunuyor. Ankara’nın tam göbeğindeki parka ulaşmanız oldukça kolay. Parka giriş için ise herhangi bir ücret ödemiyorsunuz.
Kocatepe Camisi
İnşasına 1967’de başlanılan caminin tamamlanması 20 yıl sürmüş.1987’de hizmete açılan cami bugün başkentin en büyük ve ihtişamlı dini yapılarındandır. Açılışı dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından yapılan caminin mimarisi genel anlamda Osmanlı esintileri taşıyor. Kocatepe Camii’nin tarihi bir niteliği olmamasına karşın işçiliğindeki estetik ve sanat mutlaka görülmeye değer. Çankaya’da bulunan cami Kızılay Meydanı’na yaklaşık 3 km uzaklıkta. Buradan dilerseniz toplu taşıma araçları dilerseniz de yaya olarak Kocatepe Camisi’ne ulaşabilirsiniz.
Hacı Bayram Veli Camisi
Ulus’ta yer alan Hacı Bayram Veli Camii 1400’lü yılların başında Mimar Mehmet Bey tarafından inşa edilmiş. Caminin bitişiğinde ise Hacı Bayram Veli‘nin türbesi yer alıyor. Bayramiye Tarikatı’nın kurucusu olan Hacı Bayram Veli aynı zamanda döneminin en ünlü bilgindir. Son olarak 2011’de restore edilen caminin iç kısmında Nakkaş Mustafa Paşa tarından işlenmiş nakışlar dikkat çekiyor. Ulus’ta bulunan Hacı Bayram Camii’ne tüm toplu taşıma araçlarıyla ulaşmanız mümkün.
Ankara Kalesi
Ankara Kalesi şehre hâkim bir tepede konumlanıyor. Kaleye çıktığınızda tüm Ankara ayaklarınızın altına seriliyor. Ankara kadar kadim olan kalede Galatlardan Osmanlı’ya kadar onlarca medeniyetin kalp atışlarını duymak mümkün. Tarihin yaşayan tanıklarından olan kaleye giriş için herhangi bir ücret talep edilmiyor. Altındağ ilçesi sınırları içerisinde bulunan kaleye ulaşım sağlamak için Ulus’tan geçen metro, otobüs vb. gibi toplu taşıma araçlarından faydalanabilirsiniz.
Hamamönü
Ankara’nın evleri ve sokaklarıyla ünlü bölgesi Hamamönü ziyaretçilerine farklı bir atmosferin kapılarını aralıyor. Hamamönü sokaklarında yürürken kendini birkaç yüzyıl öncesinde hissedeceksiniz.
Özellikle Ramazan aylarında tamamen Hamamönü tipik Osmanlı mimarisi özelliğindeki beyaz, ahşap boyalı evleriyle içinizi ferahlatacak. Ayrıca Hamamönü’ndeki El Ürünleri Pazarı da ziyarete değer yerlerden. Hamamönü mimarisiyle ünlü olduğu kadar kahvaltısıyla da ünlü. Burada sevdiklerinizle eksiksiz kahvaltı sofralarında eşsiz güzellikte vakitler geçirebilirsiniz. Hacettepe Üniversitesi’ne ait Sıhhıye Yerleşkesi’nin hemen arkasında bulunan Hamamönü’ne Ankara içi toplu taşıma araçlarıyla ulaşabilirsiniz.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Ankara gezilecek yerler içinde en önemlilerinden bir diğeri ise Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Paleolitik Çağ’dan Osmanlı’ya kadarki zamanın tarihi ve kültürel mirasına ev sahipliği yapmasından ötürü bugün dünyanın en önemli müzelerinden olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1997 yılında İsviçre’de yapılan bir elemede Avrupa genelinde “Yılın Müzesi” seçilmiş.
Kurşunlu Han ve eski Mahmutpaşa binalarında hizmet veren müzeye giriş ücreti 36 TL. Fakat Müzekart sahibiyseniz ücretsiz gezme hakkına sahip oluyorsunuz.
Rahmi M. Koç Müzesi
Ankara’daki sanayi temalı tek müze olan Rahmi M. Koç Müzesi Ankara’da ziyareti hak eden yerlerden. Müze içerisinde sanayi dışında ulaşım ve iletişim alanında da oldukça geniş bir koleksiyon mevcut. Müzede ziyaret edilmesi gereken başlıca mekân Vehbi Koç Dükkânı. Bunun dışında İsmail Amca Atölyesi ve Ali Rıza Eczanesi de ziyaret edilecek diğer bölümlerden. Altındağ’da bulunan müze Etnografya Müzesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne yakınlığıyla ideal gezi rotalarından. Müzeye giriş yetişkinler için 12, öğrenciler için ise 5 TL. Ayrıca Müzekart sahipleri için indirim mevcut. Salı-pazar günleri arasında müze, 10:00 – 17:00 saatleri arasında açık. Hafta sonları ise yaz döneminde saat 19.00’a kadar ziyaret edilebiliyor. Ankara Kalesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Rahmi Koç müzesi konum olarak birbirine oldukça yakın. Hep beraber gezilebilir.
Ulucanlar Cezaevi Müzesi
Gezilen yerler genel olarak insanlara keyif verir. Fakat Ulucanlar Cezaevi Müzesi bu tanımın dışında kalıyor. Burada yakın tarihimizin acılarının ve zorluklarının izleri hala taptaze. Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş, Muhsin Yazıcıoğlu, Yılmaz Güney gibi ünlü ve her kesimden insanın yolunun düştüğü bir yer burası. Balmumu heykelleri işin gerçekçiliğini o kadar katmerlendiriyor ki içeriye girdiğinizde bir an özgürlüğünüzü kaybettiğinizi düşünüyorsunuz. Birçok idamın gerçekleştiği müzede bugün darağacının yerinde idamın yasaklandığı yasanın maddesi yazılı. Müzeye girişler yetişkinler için 10 TL, öğrenciler için ise 5 TL. 10 kişi üzerindeki gruplar için ise indirimler mevcut.
Atakule
Artık Ankara’nın simgesi haline gelmiş yapı şehrin hemen hemen her yerinden görünüyor. İlginç mimarisi ile de dikkat çeken Atakule Ankara’nın ilk alışveriş merkezi aynı zamanda. Ayrıca bir seyir terası ve dönen bir restoranı bulunan Atakule Çankaya’da bulunuyor.2014’ten bu yana yenileme çalışmasında olan Atakule şu an hizmete kapalı. Giriş ücretinin 10 TL civarında olduğu kulenin tekrar hizmete açılması Ankaralılar tarafından dört gözle bekleniyor.
Botanik Parkı
Botanik Parkı AnkaraBotanik Parkı Atakule’nin arkasına kendini gizlemiş olağanüstü bir güzellik.
Şehrin göbeğinde farklı bir coğrafyadaymışsınız gibi hissediyor. Öylesine sakin ve huzurlu ki, burada ömrünüzün uzadığını hissediyorsunuz. Etraftaki konsolosluklardan ötürü parkta birçok yabancı aileye rastlayabiliyorsunuz.
65 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu park içerisinde havuz, çocuk bahçesi ve ne yazık ki şu an metruk bir durumda olan sera bulunuyor. Vakti zamanında bu havuz içerisinde değişik türlerde kırmızı balıkların, sera içerisinde de renkli çiçeklerin yer aldığı söyleniyor. O günlerden pek bir şey kalmamış olsa da ruhunuzu dinlemek isterseniz Botanik Parkı sizin için biçilmiş kaftan.
Seğmenler Parkı
Seğmenler Parkı AnkaraBotanik Parkı’ndan biraz aşağıda bulunan Seğmenler Parkı huzuru ve temiz havasıyla başkentin önde gelen parklarından ve Ankara’nın en güzel yerlerinden biri. Nezih ve sakin bir park olan Seğmenler Parkı sabah yürüyüşleri için ideal alanlardan. Bunun yanında etrafta fotoğraf çeken birçok insan görebiliyorsunuz. Park her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Sonbahar aylarında etrafındaki ağaçlar sarının ve kızılın bin bir tonundan giyiniyor. Yaz aylarında ise hem serin hem de nezih olmasından ötürü özellikle çocuklu aileler tarafından piknik yeri olarak tercih ediliyor. Seğmenler Parkı meşhur Kuğulu Park’a 10 dakikalık bir yürüme mesafesinde yer alıyor.
Kuğulu Park
Kuğulu Park AnkaraÇin ve Viyana’nın Ankara’ya armağanı olan beyaz ve siyah kuğuların yer almasından ötürü bu adı almış olan park bugün bünyesinde 20’den fazla kuş türünü barındırıyor. Atatürk Bulvarı ile Tunalı Hilmi Caddesi arasında yer alan park Ankara’nın en ünlü yerlerinden. Kızılay’dan bindiğiniz otobüslerle Tunalı Hilmi Caddesi’ne gelip Kuğulu Park’ı kolayca ziyaret edebilirsiniz.
Ankara Etnografya Müzesi
Türk kültürünün asırlardan bu yana süregelen değişim ve gelişimini bir arada görebilmek için Etnografya Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Müze içerisinde kategorilendirilmiş 11 salon bulunuyor.
Sahip olduğu geniş birikim bir yana müzeyi bizim için değerli kılan asıl etmen ise Atatürk’ün yatmış olduğu ebedi uykunun ilk 15 yılının burada geçmiş olması. Ankara’nın en eski yerlerinden olan Sıhhiye’de bulunan müzeye merkezi konumundan dolayı ulaşım imkânı oldukça fazla. Girişin 14 TL olduğu müzede Müzekart da geçerli.
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi
Ankara Devlet Resim ve Heykel MüzesiAtatürk’ün isteğiyle dönemin ünlü mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından kurulan müze 1927 yılında açılmış. Müzede diğer sanat dallarına nazaran yeni tanışık olduğumuz resim ve heykel sanatçılarının iz bırakmış eserleri sergileniyor. İçerisinde tarihi ve devasa büyüklükte bir salon bulunuyor. Bu salonda konser, tiyatro ve sinema gösterimleri gibi çeşitli faaliyetler gerçekleşiyor. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi ziyaretçilerinden herhangi bir ücret talep etmiyor. Fakat müze şu anda tadilat dolayısıyla ziyarete kapalı.
Kurtuluş Savaşı Müzesi
İlk TBMM binasının restore edilmesiyle oluşan müze içerisinde dönemin vekillerine ve Atatürk’e ait bazı kişisel eşyalar, madalyalar, Teşkilat-ı Esasiye’nin bir nüshası, mors gibi araçlar, yağlı boya tablolar gibi döneme ışık tutan birçok eşya sergileniyor.
1. TBMM’nin Kurtuluş Savaşı Müzesi olması 1981’de Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılı şerefine gerçekleşiyor. Müzeye Ulusa giden tüm toplu taşıma araçlarını kullanarak ulaşabilirsiniz. 08.30-17.30 saatleri arasında ziyarete açık olan müzeye girişler 12 TL.
Ankara Cumhuriyet Müzesi (2. TBMM binası)
2. TBMM binasının 1960’da son bulan işlevi sonrasında 1981’de bina Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açılmış. Müze içerisinde ilk cumhurbaşkanlarına ait eşyalar, fotoğraflar, dönemin karar ve kanunları sergileniyor. Binanın inşasında tipik Selçuklu işleme ve bezemelerinden faydalanılmış.
Önemli yasalar, büyük ve uluslararası anlaşmalar, çok partili sistem gibi önemli olayların yaşandığı bina bugün tarihin yaşayan tanıklarından. Her gün açık olan ve MüzeKart’ın kabul edildiği müzeye girişlerde ise 12 TL ücret ödeniyor.
Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı
Bozkırın ortasında adeta bir vaha olan Soğuksu Milli Parkı Ankara civarında piknik, temiz hava, doğa gibi kavramların karşılığı oluyor. Milli park içerisinde kaplıcalar, hamamlar, enfes güzellikte ormanlar ve zengin bir canlı nüfusu yer alıyor. Park içerisinde tadabileceğiniz doğal ve yerel yemeklerin yanı sıra zengin bir tarihi birikim de yer alıyor. Ankara’ya yaklaşık 80 km uzaklığındaki Soğuksu Milli Parkı 1959’da milli park unvanına kavuşmuş. Girişin ücretsiz olduğu milli parkta kamp yapabilir, kartpostaldan fırlamışçasına güzel resimler çizebilirsiniz.
Eymir Gölü
Eymir Gölü AnkaraODTÜ sınırları içerisinde küçük bir göl olan Eymir Gölü olağanüstü bir doğal güzelliğe sahip. Özellikle kış aylarında donan göl gözleri bayram ettirecek güzellikte manzaralara sahne oluyor. Eymir Gölü çok ünlü bir göl olmamasına karşın piknik, çeşitli su sporları, kürek sporları gibi değişik aktivitelere ev sahipliği yapıyor. ODTÜ Spor Kulübü bünyesinde bulunan Kürek Takımı da antrenmanlarını Eymir Gölü’nde gerçekleştiriyor. Dilerseniz siz de kürek kurslarına katılabiliyorsunuz.
05.00-22.00 saatleri arasında ziyarete açık olan göle giriş için herhangi bir ücret talep edilmiyor. Fakat gölün etrafında bisiklet kiralamak isterseniz 20 TL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor.
Mavi Göl
Merkeze olan yaklaşık 12 km’lik uzaklığıyla merkeze en yakın piknik yerlerinin başında geliyor.2005’te Bayındır Barajı’nın düzenlenmesiyle oluşmuş göle suyun renginden dolayı bugünkü ismi verilmiş.
Göl çevresinde yürüyüş alanları, at maneji, çocuk oyun parkları, marina ve iskeleler, spor alanları ve daha birçok bölüm bulunuyor. Mavi Göl içerisinde yelkenli tekneler mevcut. Bunun yanında deniz bisikletine binerek keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Ayrıca yalnızca balıkçılar içi hazırlanmış bir iskele mevcut. Dilerseniz burada balık tutabilirsiniz.
Mogan Gölü
Şehir merkezine 25 km uzaklığındaki göl halk arasında Gölbaşı olarak da adlandırılıyor. Ankaralıların deniz özlemini bir nebze olsun giderdiği göl civarında 160 farklı kuş türü yer alıyor. Mogan Gölü ziyaretçilerini temiz havası, sakinliği, huzuru ve dinginliği ile adeta büyülüyor. Mogan gölü etrafındaki parkta da koy, spor sahaları, oyun alanları, marina gibi değişik bölümler bulunuyor. Ayrıca göl etrafında uzunluğu yaklaşık 4 km olan ahşap bir yürüyüş yolu mevcut. Bunun dışında manzaranın tadına tam anlamıyla varabileceğiniz 3 adet seyir terası bulunuyor. Göl girişler ücretsiz. Fakat park tarafına geçmek isterseniz ücret alınıyor.
Atatürk Orman Çiftliği
Atatürk’e hediye edilmiş 52 dönümlük bir arazi üzerine kurulan çiftlik zamanının en modern ve gelişmiş tarım tesisiymiş. Arazi içerisinde Mustafa Kemal’in Selanik’te bulunan evinin bir kopyası ve devlet mezarlığı bulunuyor. Çiftliğin içerisinde Müze ve Sergi Salonu, Piknik Alanı, Atatürk Evi, Gazi Orman Çiftliği Parkı gezilecek bölümler arasında. Atatürk Orman Çiftliği’ne şehir içi ulaşım araçlarıyla kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Ayrıca girişler de ücretsiz.
Gençlik Parkı
Gençlik Parkı AnkaraGençlik Parkı’na ziyaretinizi sabah vakitlerinde gerçekleştirecek olursanız burada lezzetli ve keyifli bir kahvaltı yapabilirsiniz. Fakat burası en çok lunaparkıyla ünlü. Eğer fotoğrafa meraklıysanız devasa dönme dolapla zirveye çıktığınızda enfes bir Ankara manzarası ile karşılaşabilirsiniz. Ulus’ta yer alan parka ulaşım da oldukça kolay. Parka giriş ücretsiz fakat parktaki lunapark için ücret alınıyor.
Samanpazarı
Ankara Kalesi eteklerinde bulunan bu tarihi çarşı, eski dükkanları, bakırcıları, boncukları ile görülmeye değer bir yer. Ankara’nın en kadim bölgesi olan Samanpazarı bu özelliğinden dolayı şehrin en eski camilerinin de bulunduğu bölge. Fotoğrafa meraklıysanız Samanpazarı sizler için oldukça estetik pozlar vermeye hazır. Bunun yanında el işi için gerekli olan incik ve boncuğun her türlüsünü burada bulmanız mümkün. Samanpazarı’na yolunuz düşerse küçük hediyelik eşya dükkanlarına da uğramayı ihmal etmeyin. Altındağ ilçesinde bulunan Samanpazarı’na ulaşmak için toplu taşıma araçlarından faydalanabilirsiniz.
Akköprü
Ankara Çayı üzerinde bulunan köprü Selçuklulardan Ankara’ya kalan en önemli miraslardan.1222’de Selçuklu hükümdarı Alaattin Keykubat tarafından yaptırılan köprü döneminde ticaret yollarının üzerinde olması bakımından stratejik olarak da büyük öneme sahipmiş. Bugün darlığından ötürü yalnızca yayaların kullanabildiği Akköprü her ne kadar yorgun ve yıpranmış olsa da asaletinden herhangi bir şey kaybetmemiş. Köprüye ulaşım sağlamak için metro ve minibüsleri kullanabilirsiniz.
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi
Şehrin ilk özel arkeoloji müzesi olma özelliğine sahip olan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi arkeoloji meraklısı bir koleksiyoncu olan Yüksel Erimtan’ın soyadıyla açılmış. Ankara’nın kendine has evlerinden birinin restore edilmesiyle oluşturulmuş müzede arkeolojik değere sahip birçok eser sergileniyor. Sergilenen eserler ışık düzeneğinin de yardımıyla ortama farklı bir hava katıyor. Anadolu Medeniyetler Müzesi ile Koç Müzesi arasında olan Erimtan Arkeoloj Müzesi, ulaşım olarak da oldukça avantajlı bir noktada. Müzeye girişler ise 10 TL. Fakat burası özel bir müze olduğundan Müzekart için herhangi bir indirim söz konusu değil.
Tabiat Tarihi Müzesi
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü bünyesindeki yaklaşık 4000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş olan müze 1968’de ziyarete açılmış. Toplam 3 kat ve 5 bölümden oluşan müzenin ilk katında ülkemizde geçmişten bugüne yaşayan hayvan ve bitkilerin örnekleri bulunuyor. Yaklaşık 6400 çeşit fosil bulunan müzede en ilgi çekici olanlar ise dinozor fosili ve fil iskeleti. Dinozor fosili satın alınmış. Fil iskeleti ise Fransa tarafından hediye edilmiş. Müzenin diğer katarında ise ay taşı, göktaşları, değişik mermer örnekleri gibi ziyarete değer materyaller sergileniyor. Çankaya’da bulunan müzeye toplu taşıma ile kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz müzeye girişler ücretsiz.
Gökyay Vakfı Satranç Müzesi
2015 yılından bu yana ziyaretçilerini kabul eden müze Türkiye’deki ilk satranç müzesi olma özelliğine sahip. Altındağ Hamamönü’nde bulunan müze modern ve estetik iç tasarımı ile ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Müze içerisinde değişik ülkelerden farklı farklı birçok satranç takımı sergileniyor. Pazartesi dışında haftanın her günü 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz müzede biletler yetişkinler için 12,5 TL, öğrenciler içinse 6 TL. MüzeKart’ı olanlara ise %25 indirim uygulanıyor.
PTT Pul Müzesi
Osmanlı’dan günümüze kadar geçen sürede basılmış olan hemen hemen tüm pulları bir arada görebileceğiniz bir yer PTT Pul Müzesi. Pullardan en dikkat çekenler ise Kıbrıs’ın kuruluşu, Anıtkabir açılışı, 27 Mayıs için basılan pullar. Müzede tarihin küçücük kâğıt parçaları üzerinde ete kemiğe bürünüşünü hayret ve hayranlıkla izleyeceksiniz. Bunun yanında müzede dünyanın değişik bölgelerine ait pullar ve zarf koleksiyonları da bulunuyor. Müzeye ulaşma için Ulusa giden otobüslere bini Ulus durağı ya da Opera durağında inebilirsiniz. 09.00-17.00 tarihlerinde ziyarete açık olan müzeye girişler de ücretsiz. Ankara’ya yolunuz düşerse bu farklı atmosferdeki müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.
Gordion Müzesi
Gordion Müzesi AnkaraPolatlı’ya 17 km Ankara’ya ise 100 km uzaklığındaki Gordion Müzesi 1963’de 15.000 kilometrekarelik bir alan üzerine inşa edilmiş. Gordion Müzesi’nde yakınlarında bulunan Gordion Antik Kenti‘nden çıkan eserler sergileniyor. Yassıhöyük Köyü sınırları içerisinde bulunan müzenin tam karşısında Midas Tümülüs’ü bulunuyor. Bu Tümülüs’te Eşek Kulaklı Midas efsanesindeki Kral Midas’ın mezarı yer alıyor. Gordion Müzesi’nde sergilenen eserlerin kronoloji sıralaması Kral Midas döneminde son buluyor. Şehir merkezinden biraz uzak olsa da Polatlı minibüsleri ya da özel aracınızla Gordion Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Giriş ücreti ise 10 TL.
Türk Hamamı Müzesi
Beypazarı’nda bulunan Türk Hamamı Müzesi kültürümüzde önemli bir yeri olan hamam geleneğinin korunması, sergilenmesi ve gelecek kuşaklara miras bırakılması amacıyla açılmış. Konusu ve müzecilik yöntemleri ile ülkemizde ilk ve tek olan müze gelin hamamı gibi sergilerinin yanında hamam anası, külhanbeyi gibi canlandırmalar içeriyor. Türk Hamamı Müzesi’ne Beypazarı yönüne gelen toplu taşıma araçlarıyla ulaşabilirsiniz. Müzeye giriş ücretiyse yalnızca 2 TL.
Beypazarı Tarih ve Kültür Müzesi
Beypazarı sınırları içerisinde olan müze yapım tarihi 1800’ler olan eski bir konakta hizmete açılmış. Müzenin açılış tarihi ise 1997.Müzede sergilenen eserlerin tamamına yakını yerli halk tarafından bağışlanmış. Bu durum da müzeye Beypazarı’nın tarihini ve kültürünü yansıtmaktadır. Müzenin içinde olduğu kadar bahçesinde de görülmeye değer eserler bulunuyor. Müze’ye Beypazarı’na gelen toplu taşıma araçları ile ulaşabilirsiniz. Müzenin tüm bölümlerine giriş ücretsiz.
Beypazarı Yaşayan Müze
Türkiye’nin uygulamalı ilk ve tek müzesi olan Yaşayan Müze klasik bir Osmanlı evinde hizmet veriyor.
Müzeye girdiğinizde yöresel kıyafetli hanımlar size konakla alakalı bilgiler anlatıyor. İki katlı olan konakta katlardaki ilk odalarda ebru, kurşun dökme ve baskı atölyeleri bulunuyor. Dilerseniz bu atölyelere katılabilirsiniz. Beypazarı’nda bulunan müzeye ulaşım sağlamak için Ankara’dan kalkan otobüsleri kullanabilirsiniz. Müzeye girişler 5 TL fakat öğrenciler indirimli olarak 4 TL’ye müzeyi gezebiliyor.
Mehmet Akif Ersoy Evi
Milli şairimiz Akif’in İstiklal Marşı’mızı kaleme aldığı bu ev kendisine Tacettin Şeyhi tarafından tahsis edilmiş.1949’da müzeye çevrilen ev zamanla bakımsız kalsa da 1984’te restore edilerek ziyarete açılmış. Tipik bir Ankara evi olan yapı içerinse Mehmet Akif Ersoy’a ait olan saat, tüfek, gözlük, tesbih vb. gibi şahsi eşyalar sergileniyor. Altındağ’da bulunan şehir içi toplu taşıma araçlarıyla kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Mehmet Akif Ersoy hafta sonları ve resmî tatiller dışında her gün 10.00-16.00 saatleri arasında ziyarete açık.
Pembe Köşk
1923 yılında bağ evi olarak alınan Pembe Köşk, Cumhuriyet’in kuruluşunun, ilk yılların sancılarının hepsine tanık olmuş çok köklü bir yapı. İsmet İnönü Evi olarak da anılan köşk yeni yönetim sistemiyle gelen birçok “ilk”e de ev sahipliği yapmış. İsmet İnönü ve ailesinin mutlu bir aile hayatı sürdükleri Pembe Köşk’ün yemek odası dekore edilirken Atatürk’ün bizzat ilgilendiği söylenir. Birçok hayati kararın Pembe Köşk’teki yemek masasında alındığı düşünüldüğünde söylentinin doğruluk payı büyük ölçüde artıyor. Çankaya’da bulunan köşk 23 Nisan ve 29 Ekim’i içine alan aylarda olmak üzere yılda iki kez ziyaretçilerine kapılarını açıyor.
Pirinç Han
Ankara’nın ilk ahşap hanı olmasından ötürü ayrı bir öneme sahip olan han, 1. Dünya Savaşı yıllarına kadar konaklama alanında hizmet vermeye devam etmiş. Daha sonra restore edilerek antika ve tarihi eşyaların yer aldığı günümüzdeki görünümüne kavuşmuş. Bugün irili ufaklı 40 dükkânın bulunduğu hanın girişinde Han Duvarları adlı şiiri misafirleri karşılıyor. Dükkanlarda halılar, bez işlemeler, el emeği cam, ahşap, gümüş ve bakır ürünler bulunuyor. Dükkanlardan alışveriş yapmak gibi bir niyetiniz olmasa dahi bu tarihi dokunun size sunduğu atmosferle keyifli bir Türk kahvesi içebilirsiniz. Ulus’ta bulunan Pirinç Han’a Ankara içerisinde faaliyet gösteren tüm şehir içi araçlarıyla ulaşabilirsiniz.
Augustus Tapınağı
Ulus’ta bulunan tapınak binlerce yıllık köklü bir geçmişe sahip. Tapınağı dünyaca ünlü yapan neden ise içerisinde Monumentum Ankyranum ya da bizim tabirimizle Ankara Anıtı’nı bulunduruyor olması. Hacı Bayram Camisi’nin arkasında bulunan tarihi yapıya ulaşma için şehir içi toplu taşıma araçlarından faydalanabilirsiniz. Tapınağa girişler ücretsiz.