İstanbul'un Değerli Ev Sahipleri
İSTANBUL'UN ÖNEMLİ SAKİNLERİ
İSTANBUL’UN SEMBOLÜ VAPUR
İstanbul Boğaz’ında bugünkü anlamda ilk yolcu vapuru 1837 yılında çalıştı. Boğaziçi’nde vapurla yolcu taşımacılığında asıl büyük adım ise 1851’de Şirket-i Hayriye’nin kurulmasıyla oldu. Bugün şehir hatları vapurları İDO’ya bağlı. Boğaz hattının yanında, Marmara’da da seferler yapıyor. Haydarpaşa, Kadıköy ve Adalar’a seferleri oluyor. Vapurlar, şehrin adeta simgelerinden biri. İstanbullular için vapurda martıları seyrederek, simit ve çay eşliğinde yolculuk yapmak ayrı bir keyif.
YEDIKULE SURLARI
Bizans zamanında yapılmış şehir duvarları. İstanbul'un etrafını çeviren surlar, 5. yüzyıldan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiş. Sultan Mehmet zamanında iç kaleye çevrilmiş. İstanbul'un en önemli mimari eserleri arasında yer alan Yedikule Surları beş köşeli bir yıldız şeklinde yapılanmış. Haftanın her günü ziyarete açık olan Yedikule'nin bahçesinde 17 parça tarihi eser halka açık bir şekilde teşhir ediliyor.
YILDIZ PARKI
Beşiktaş ile Ortaköy arasında yer alan Yıldız Parkı, İstanbulluların romantik buluşma yerlerinin başında geliyor. Lale Devri döneminde düzenlenen çırağan alemleri sırasında çeşitli eğlencelere mekan olmuş. Malta ve Çadır Köşkü’nün içinde yer aldığı park, sadece semt sakinlerine değil, tüm İstanbullulara hitap ediyor. Okuldan kaçan öğrenciler, örgü ören yaşlı kadınlar, ilk defa elele tutuşan sevgililerin arada vakit geçirdikleri son derece keyifli, yemyeşil bir park.
ADİLE SULTAN SARAYI
Kandilli’de bulunan Adile Sultan Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından 1876 yılında Sarkis Balyan’a yaptırıldı. Sarayı çevreleyen koruluğa sahil yolundaki kapısından giriliyor. Saray, Adile Sultan tarafından ölümünden önce, 1899’da kız okulu olması isteği ile Milli Eğitim’e bağışlandı. Kandilli Kız Lisesi olarak kullanıldığı dönemde geçirdiği büyük yangın sonrasında restore edildi.
Bahçesinde Borsa Restaurant görülmektedir.
AHMET AFİF PAŞA YALISI
Yeniköy sahilinde yer alan Ahmet Afif Paşa Yalısı'nın ilk sahibi, Koca Reşit Paşa'nın kızı Ferendiz Hanım. Muhayyeş Yalısı olarak anılan yapının her katı farklı bir stile sahip. Bir zamanlar Yeşilçam filmlerine set olarak kiralanan yalıda, 80’lerin ortasından itibaren 17 yıl Uzan ailesi oturdu. 2006’da TMSF’nin kontrolüne geçen yalıda ‘Binbir Gece’, ‘Aşk-ı Memnu’ gibi diziler çekildi. Burada Agatha Christie'nin konuk edildiği de söyleniyor.
AMCAZADE YALISI
Boğaziçi’nde Anadoluhisarı’nın kuzeyinde bulunan yalı,1699 tarihinde inşa ettirilmiş. İstanbul'daki en eski konut olan yalı, Köprülü ailesinden Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa için yapılmış. Orijinali çok daha büyük bir kompleks olan yalıdan günümüze divanhanesi kalmış. Karlofça Antlaşması’nın taslakları bu yalıda hazırlanmış. 1877-1878 Rus Savaşı sırasında buraya yerleştirilen göçmenler nedeniyle tahrip olmuş. Yalı, şu anda restore ediliyor.
ARKEOLOJİ MÜZESİ
Arkeoloji Müzesi, 19. yüzyılın sonlarında Osman Hamdi Bey tarafından kurulmuş ve 1891’de ziyarete açılmış. Dört bölümden oluşan müzede, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan tüm medeniyetlere ait eserler sergileniyor. Müze pazartesi günleri hariç her gün 09.00-19.00 saatlerinde açık.
AYA IRINI KILISESI
Topkapı Sarayı'nın dış avlusunda yer alan ve en büyük Bizans kilisesi olan Aya İrini, günümüzde müze olarak İstanbulluların karşısına çıkıyor. 4. yüzyıl başlarında yapılan Aya İrini, Türkiye'deki müze çalışmalarının ilk başladığı mekan. Aya İrini, 1973’ten beri başta klasik müzik konseri olmak üzere, pek çok sanat aktivitesine ev sahipliği yapıyor.
BEYAZIT KULESI
Çıkan yangınları gözetlemek üzere yaptırılan Beyazıt Kulesi, nöbet, işaret ve sancak katı olmak üzere üç bölümden oluşuyor. İlk olarak 1749 yılında ahşap olarak inşa edilen kule yandıktan sonra II. Mahmut zamanında, 1828 yılında yeniden yapılmış. İstanbul Üniversitesi kampüsünün içerisinde yer alan kule, yapılan yenileme çalışmalarının ardından günümüzde de eskiden olduğu gibi yangın gözetleme, meteoroloji ve yol durumunu bildirmek amacıyla kullanılıyor.
BOGAZ KÖPRÜSÜ
Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan Boğaz köprüleri, şehrin simgelerinden olmuştur. Boğaziçi Köprüsü, Karadeniz ile Marmara Denizi'ni birbirine bağlayan İstanbul Boğazı üzerinde yer alan iki asma köprüden biri. Ortaköy ve Beylerbeyi arasında olan Boğaziçi Köprüsü Ekim 1973 tarihinde hizmete açıldı. Kavacık ile Hisarüstü arasında olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ise 3 Temmuz 1988 yılında tamamlandı.
ISTANBUL BOGAZI
Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlayan İstanbul Boğazı, şehrin adeta simgesi olmuştur. Boğazın her iki yakasına yayılmış yerleşim bölgesi ise Boğaziçi olarak adlandırılıyor. Boğaz’ın her iki kıyısında da yalılar ve eğlence merkezleri bulunuyor. İstanbul Boğazı üzerinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet asma köprüleri bulunuyor. Işıklarıyla geceleri doyumsuz bir seyirlik sunan bu köprüler aynı zamanda Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiriyor ve kıtalararası geçişi sağlıyor.
CEMBERLITAS
Çemberlitaş sütunu, M.S. 330 yıllarında İmparator I. Konstantin’in onuruna, İstanbul'un yedi tepesinden biri olan ve günümüzde Çemberlitaş olarak adlandırılan semte dikilmiş. Uzunluğu 57 metre olan bu sütun, Roma'daki Apollon tapınağından söktürülmüş ve günümüzdeki yerine konulmuş. Sütun her biri üç ton ağırlığında ve üç metre çapında olan bileziklerle birbirine bağlanmış. Toplam sekiz adet sütun ve bir kaidenin üst üste konulmasıyla oluşturulmuş.
CEMBERLITAS HAMAMI
Nurbanu Sultan tarafından yaptırılan Çemberlitaş Hamamı, erkek ve kadın bölümleri olmak üzere birbirinin benzeri bitişik iki ayrı hamam olarak planlanmış. Mimar Sinan’ın son dönem eserleri arasında yer alan hamam, sadelik ve zarafetin buluştuğu bir eser olması nedeniyle, hala yerli ve yabancı turistler, araştırmacılar ve fotoğrafçıların dikkatini çekmeye devam ediyor.
CICEK PASAJI
Alt katları mağaza, üst katları lüks daireler olarak 1876 yılında inşa edilen Çiçek Pasajı'nın pasaj kısmının; Hristaki Pasajı, binasının da; Cite de Pera, geçmiş dönemki adları.1940 yılında pasajın dükkanlarına çiçekçiler yerleşmiş. Pasaj bir süre bu şekilde kullanılmış, ancak meyhanelerin açılmasıyla birlikte çiçekçiler ve apartman sakinleri burayı terk etmiş. Adı Çiçek Pasajı olarak kalan pasaj, hala Beyoğlu'nun en gösterişli ve süslü yapıları arasında yer alıyor.
DOLMABAHCE SARAYI
Abdülmecit tarafından yaptırılan Dolmabahçe Sarayı 1856 yılında Paris Antlaşması'ndan sonra törenle açılmış. Mimarisinde farklı üsluplar bir arada kullanılmış. Sarayın ‘hususi daire’ olarak adlandırılan bölümünde yaşama veda eden Atatürk'ün odası müze olarak hizmet veriyor. Saray, pazartesi ve perşembe günleri hariç her gün 09.00-16.00 saatlerinde açık.
ESMA SULTAN YALISI
Adını, aynı zamanda yalının sahibi de olan I. Abdülaziz'in kızı Esma Sultan'dan alan İstanbul Boğazı'nın bu görkemli yalısı, geçirdiği yangın ve depremden sonra tütün ve kömür deposu olarak kullanılmaya başlanmış. 1990'lı yıllarda The Marmara Hotels grubu tarafından alınan ve restore edilen yalı, şimdilerde en romantik düğünlere, büyüleyici organizasyonlara ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
FLORYA ATATÜRK KÖSKÜ
Florya Atatürk Köşkü, Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından 1935 yılında mimar Seyfi Arkan’a projelendirilmiş, yazlık bir konut olarak yapılmış. Atatürk, 1936 yılının Haziran ve Temmuz aylarında uzunca bir süre burada yaşamış. Atatürk Müzesi haline getirilen köşk pazartesi ve perşembe hariç her gün 09.00-16.00 saatlerinde ziyarete açık.
GALATA MEHLEVIHANESI
Eski adı Kulekapı Mevlevihanesi olan günümüzün Galata Mevlevihanesi, İstanbul'un fethinden sonra 1491 yılında kurulmuş. Divan Edebiyatı Müzesi olarak kullanılan mevlevihane, 1975 yılında halkın ziyaretine açılmış. Her ayın ikinci ve son cuma günleri mekanda sema gösterileri düzenleniyor. Büyülü bir gösteri izlemek için uğramalısınız. Girişin sol tarafındaki mezarlıkta Şeyh Galip ve Nayi Osman Dede'nin mezarları bulunuyor.
GÖKSU PARKI
Beykoz ilçesine bağlı olan Anadoluhisarı sınırları içinde yer alan Göksu, hem doğal güzellikleri hem de tarihi eserleri ile şehrin gözde lokasyonlarından biri. Göksu ve Küçüksu mesireleri Osmanlı döneminde de herkesin rağbet ettiği yerler arasında bulunuyormuş. Göksu Deresi üzerinde yapılan sandal sefaları çok meşhurmuş. Günümüzde yeniden gözde hale gelen Göksu üzerinde bulunan mekanlarda eğlenmek, sandal sefalarını yapmak mümkün.
GÜLHANE PARKI
Adını Topkapı Sarayı’nın gül bahçelerinden alan Gülhane Parkı, Türk tarihinde demokratikleşmenin somut adımının atıldığı yer. Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da Gülhane Parkı'nda okunmuş. Bugün Gülhane Parkı’nda başta turistler olmak üzere, İstanbul’un her kesiminden insana rastlayabilirsiniz. Sarayburnu’nu izleyebilir, Ayasofya’nın karşısından kalkan faytonlarla Gülhane Parkı’nda adeta ‘sultan’ misali gezintiye çıkabilirsiniz.
HAYDARPASA GARI
Kadıköy'ün en önemli ulaşım noktası olan Haydarpaşa Garı'nın yapımına, 1906 yılında II. Abdülhamit döneminde başlanmış. İstanbul – Bağdat demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen gar, 1917 yılında çıkan yangında büyük hasar görmüş. 1976 yılında onarılan ve 1983 yılında yenileme çalışmaları tamamlanan Haydarpaşa Garı, bugün keman dinletilerinde ve özel davetlere ev sahipliği yapıyor.
HEKIMBASI YALISI
Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı özgün yapısını ve orijinal eşyalarını koruyan nadir yalılarından biri. Güllerle çok ilgilenen yalı sahibi Salih Efendi’nin bahçesi, bahar geldiğinde renk cümbüşüne dönermiş. Fakat Salih Efendi’den sonra bahçe hiçbir zaman eskisi kadar güzel olmamış. Yalının şu an ayakta kalan kısmı, üç ayrı bölümden oluşuyor. Yalıda halen 1905 yılında ölen Salih Efendi’nin akrabaları yaşıyor ve yalı özel toplantılar için kullanılıyor.
HIDIV KASRI
Osmanlı’nın 19. yüzyıl başlarında Mısır hidivi yani valisi olan Hilmi Paşa'nın art nouveau tarzındaki köşkü. Çok geniş yemyeşil bir bahçeye, eşsiz manzarasına sahip olan Kasrı'nın kulesi ise İstanbul'un buharla çalışan ilk asansörlerinden birine sahip. Hidiv Kasrı, bugün davetlere hizmet veriyor keyifli bir gün geçirmek isteyenleri ağırlıyor.