Sağlıklı Bir Yaşam İçin Organik Gıdalar
Sağlıklı bir yaşam için organik gıdalar şart
Çevresel toksinlerden arınmış bir şekilde ve özel bir bilinçle üretilen organik gıdalardan tüketmek, sağlıklı bir yaşama kavuşmak ve birçok tehlikeli hastalığı kendimizden ve ailemizden uzak tutmak için şart.
Daha sağlıklı bir yaşam için organik gıdalar üretme bilinci yavaş yavaş ülkemizde de oturuyor. Çevresel toksinlerden arınmış olan bu gıdaların tüketicisinin de artmasıyla, bu organik gıda konusu daha da merak çekmeye başladı. Bu gıdaların diğer sebze ve meyvelere göre 2-3 kat fiyata satılması sahtecilik olaylarının da ortaya çıkmasına neden oldu.
Son dönemde organik gıdalar hakkında sürekli haberler okuyoruz. Birçok kişinin bu konuda aklı karıştı. Organik gıda tam anlamıyla ne demektir?
Organik gıdadan kastımız çok özel sebze ve meyveler... Bu ürünlerin yetiştirilmesinde ve işlenmesinde; yapay ilaçlar, hormonlar, antibiyotikler, koruyucu ve renklendirici maddeler kullanılmaz. Organik gıdalarda ambalajları da dahil olmak üzere kimyasal madde kullanılmaz.
Organik gıda üretimi oldukça zahmetli ve zorlu bir süreçtir.
Dünya standartlarında bir çiftçinin, organik gıda üretimine başlayabilmesi için tarlasını beş yıl tarım ilaçları ve çeşitli kimyasallardan arındırması gerekmektedir. Bu oran ülkelerin belirledikleri asgari oranlara göre değişim göstermektedir. Marketlerin raflarında bulunan ve üzerinde 'Yüzde 100 organik' yazan her ürün ne yazık ki istenilen koşullarda üretilmiş anlamına gelmemektedir.
Bunun için organik ürün seçerken özellikle paketlerin etiketleri çok iyi bir şekilde okunmalıdır. Organik ürün üretecek olan firmanın Tarım Bakanlığı tarafından yetki almış kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından biriyle sözleşme yapması zorunludur.
Etiketlerinin üzerinde de bu kuruluşların logoları, verdikleri sertifika numaraları ve 'Tarım Bakanlığından onaylı' ibaresi bulunmalıdır. Sertifikasyon numarası bulunmayan ürün, ne yazık ki organik ürün değildir. Tarım uygulamalarında sıklıkla kullanılan kimyasal ajanlar ve pestisitler besinin güvenilirliğini azaltmaktadır.
Son yıllarda oldukça sık karşılaşılan sağlık sorunlarından olan kanser, kronik akciğer hastalıkları, beyin tümörleri, hiperaktivite, otizm gibi hastalıklar ve doğumsal anormallikler; şüphesiz ki çevresel toksinlere maruz kalınması sonucunda artıyor. O yüzden organik gıdalara yönelmemiz ve çocuklarımızı da yönlendirmemiz gerekiyor. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için çevresel toksinlere (meyve ve sebzelerden aldığımız tarım ilacı kalıntıları, hava kirliliği, su kirliliği) mümkün olduğunca en aza indirmemiz gerekir.
“Organik tercih edilmeli”
Organik gıdalar ile normal tarım ürünleri genel anlamda birbirlerine yakın besinler. Organik ürünlerde kimyasal kalıntılar ve hormonlar çok daha azdır ve bu yönüyle normal gıdalardan farklılaşır. Gelişim çağında organik gıdalar tercih edilmeli, sonrasında ise ulaşılabilirlik gözetilerek organik ürünler tercih edilmelidir. Bir ürünün ekolojik olabilmesi için en az 3 sene toprağın nadasa bırakılması gerekiyor. Organik daha sağlıklıdır. Yapılan araştırmalarda organik ürün satılan dükkânlarda ürünlerin yarısının organik olmadığı ortaya çıkmış durumda. “Gerçek organikse” sağlıklıdır.
Organik gıdalar, normal besinlerden sadece kimyasalları daha az içermesi yönüyle farklılaşıyor. Ama organik olarak ürünlerin nerede ve nasıl yetiştirildiğini bilmiyoruz. Pörsümüş gıdalar pazarlarda organik gıda adı altında satılıyor. Bu ürünlerin gerçekten organik olup olmadıkları noktasında denetim yapılıp yapılmadığını da bilmiyoruz.
Organik gıdaların yetiştirilmesinde kimyasal maddeler daha az kullanılıyor. İlaç kalıntıları yönünden organik gıdalar, geleneksel gıdalardan daha düşük miktarda kimyasal içeriyor. Bir tek çalışma üzerinden “Organik gıdalar ile geleneksel besinler aynıdır” değerlendirmesi yapılamaz. Dünyanın her yerinde çalışmalar yapılıyor. Tüm çalışmaların ortak analizinden çıkacak sonuç daha doğru olabilir.
Yapılan bir araştırma sonucunda organik gıda satın alma niyeti üzerinde organik gıdalara yönelik tutumun oldukça etkili olduğu bulunmuştur. Bu etkinin temelinde, günümüzde popüler bir söylem olmaya başlayan yeşil çevre, doğal yaşam ve beslenme temalı kavramların günlük hayatta kulaktan kulağa iletişimi olduğu kadar; televizyon programlarında, gazete, dergi ve internet gibi diğer mecralarda oldukça yoğun bir şekilde gündeme getirilmesi de olabilir. Aynı mecralarda konvansiyonel yöntemlerle üretilen gıdalara yönelik olumsuz tutum oluşturan mesajların verilmesinin de organik gıdalara yönelik tutumun olumlu yönde gelişmesini sağladığını söylemek mümkündür.
. Organik gıdalara yönelik tutum algılaması ile gıda güvenliği algılamalarında elde edilen sonuçlar literatürde ki bulgular ile uyumludur. Yeterli kontrolden uzak bir şekilde artan sanayileşmenin beraberinde getirdiği çevre sorunları ile konvansiyonel gıda üretim teknikleri; ayrıca bunların bir neticesi olarak doğal yaşamın bozulmaya başlaması gıda ürünleri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirirken, tüketicilerin güvenlik kaygısını da arttırdığı söylenebilir
Literatürde tüketici sağlık bilinci kaygısının yaşa bağlı olarak artış gösterdiği ve çocuklu ailelerde daha belirgin olduğu ortaya konulmuştur. Buna ilave olarak organik gıdaların konvansiyonel gıdalara göre daha pahalı olmasının genç ve gelir düzeyi düşük tüketicilerde sağlık bilincinin gelişmesi önünde bir engel olduğu söylenebilir. Genç grupta yer alan tüketicilerin sağlık bilincinden biraz daha uzak olması ve gıda tercihinde ucuz ve/veya kolay ulaşılabilir olanı tercih etmesinin, organik gıda satın alma niyetine olumsuz etkilediği düşünülebilir. Gelir düzeyi ile birlikte tüketicilerin sağlık bilinci ve gıda güvenliğine bakışlarının olumlu yönde gelişebileceği beklenebilir
Organik gıdaya yönelik tutum oluşumunun çevresel yolu takip ederek meydana geldiği söylenebilir. Buna göre, tüketicinin araştırıp soruşturarak; düşünüp ve analiz ederek tutum oluşturma yerine çevreden gelen uyarıcılar (televizyon, arkadaşlar vs.) ile tutum oluşturdukları söylenebilir. Tüketicilerin organik gıdalar hakkında olumlu tutuma sahip olmalarına rağmen, organik gıdalar hakkında bilimsel anlamda çok fazla şey bilmedikleri iddia edilebilir. Demografik değişkenlerle ilgili olarak ortaya çıkan ilişki organik gıdalara yönelik satın alma niyeti ve organik gıdalara yönelik tutum değişkenlerinde görülmektedir. Buna göre, cinsiyet ile organik gıda satın alma niyeti değişkeni arasında bir ilişki vardır. Aynı şekilde, meslek ile organik gıdalara yönelik tutum değişkeni arasında da bir ilişki olduğu bulunmuştur. Diğer taraftan, cinsiyet ile gıda güvenliği, sağlık bilinci ve tutum değişkenleri arasındaki ilişki reddedilmiştir. Yaş ile gıda güvenliği, sağlık bilinci, tutum ve satın alma niyeti değişkenleri arasındaki ilişki reddedilmiştir. Benzer şekilde meslek ile gıda güvenliği, sağlık bilinci ve satın alma niyeti değişkenleri arasındaki ilişkinin reddedildiği görülmektedir. Örneklemi bağlamında değerlendirildiğinde birbirine yakın yaş grubunun varlığı ve göreli olarak bu yaş grubunun genç ve meslek sınıfının da daha çok orta ve altı gelir seviyesinde olduğundan sonucun literatür ile farklılaşmadığı söylenebilir. Literatürdeki araştırmalara göre, üst düzey gelir grubu, orta yaş ve üzeri, evli ve eğitimli tüketicilerin organik gıda satın alma niyetleri daha yüksektir. Özellikle gıda üretimi ve tüketim ile ilgili değer zincirinde görevli kamu kurumlarının son yıllarda market raflarında yaptıkları denetimler sonucunda, tüketicinin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye attığı düşünülen, standart dışı ürünleri piyasaya süren firmaları teşhir ettiği gözlenmektedir.
Tarım ürünlerinde zincirin başlangıç noktası olan tohum ve sonrasında kullanılan ilaçların ve miktarlarının kontrolünün güç olması nedeniyle üreticinin eğitilmesi çok önem arz etmektedir. Gıda sanayinin çok gelişip karmaşıklaştığı günümüzde tedarik zincirinin tüm üyelerinin kontrolünün kolay olmamasına rağmen, çabaların etkinliğinin artarak devam etmesi gerekmektedir. Denetimlerin artmasının yanında organik gıda üreticilerinin pazarlama iletişimi çabaları ile ürünlerinin sağlıklı ve güvenle tüketilebilecek gıdalar olduğunu vurgulamaları da tüketicilerin sağlık bilinci konusunda ilerleme kaydetmesini sağlayacaktır. Sağlıklı nesiller yetiştirmek bağlamında, genç yaş grubundaki tüketiciler için de sağlık bilinci ve gıda güvenliğinin önemini vurgulayan farkındalık çalışmalarının önemi büyüktür.
Ekonomik yönü açısından Türkiye, uygun iklim koşulları ve nispeten kirlenmemiş tarım alanlarının çokluğuyla organik gıda üretiminde fırsatlara sahiptir. Bu özelliğiyle organik tarımda önemli bir merkez olabilir. Hem yurt içinde hem de yurtdışında artan yaşlı nüfusla beraber sağlıklı beslenme ve yaşam kalitesinin öneminin her geçen gün arttığı söylenebilir. Yurt içi eğitim ve gelir dağılımındaki olası düzelme ve artış ile beraber organik ürünlere olan talebin artacağından söz etmek mümkündür. Tüketicilerin organik ürün fiyatlarını konvansiyonel ürünlere kıyasla çok yüksek bulduğu yapılan araştırmalardan gözlenmektedir. Bu bağlamda organik gıda ürünleri için uygun fiyat aralığının belirlenmesi satın alma niyetini pekiştirebilir. Ayrıca, organik gıdalara yönelik satın alma niyetinin oluşmasında tüketicinin ürüne kolay erişimin sağlanması konusu önemlidir. Tüketici organik ürün talep etse bile perakende noktalarında ürünün bulunmadığını görüp, kolayca en rahat ulaşabildiği konvansiyonel gıdalara yönelebilmektedir. Bu anlamda satın alma niyetini etkileyen özellikle fiyat ve erişim gibi değişkenler ileriki çalışmalarda incelenebilir. Ayrıca perakende noktalarında ideal organik ürün genişliği konusu araştırılabileceği gibi farklı ürün grupları üzerinde, farklı yaş ve gelir grupları için organik gıda konusunun incelenmesi mümkündür.